Ayrılmaya teşvik
Bildiğiniz gibi bu haftanın konusu Kudüs. Öncelikle Kudüs hakkında genel bilgi vermek istiyorum. İbranice Arapça Kudüs Kudüs'e İbranice'de Kudüs (Barış Şehri) denir ve dünyanın en eski şehirlerinden biridir.1 Tarih boyunca kutsal sayılan birçok yapının olması nedeniyle defalarca yıkılıp yeniden inşa edilen birçok savaşa sahne olmuş ve Osmanlı İmparatorluğu 1517'de Kudüs'ü işgal ederek 1917'ye kadar kontrolü altında tutmuştur. İslam, Yahudilik ve Hıristiyanlık için çok kutsal sayılan yerin önemli bir kısmı Doğu Kudüs'tedir. Binlerce yıllık geçmişi olan dar sokaklarla dolu Kudüs'ün eski şehri 4 ana bölümden oluşuyor. Bunlar Müslüman, Yahudi, Hristiyan ve Ermeni bölgeleri olarak listelenmiştir. Eski şehir kalın taş duvarlarla çevrilidir.
1. Biz Müslümanlar için en kutsal yerlerden biri olarak kabul edilen Mescid-i Aksa ve kaya kubbesi ile Harem Hoş Şerif Doğu Kudüs'e Büyük Peygamberimiz o mübarek Miraç gecesinde buradan göğe yükseldi. Yahudiler için Mescid-i Aksa'nın hemen altında Süleyman döneminde inşa edilen tapınağa ait olduğuna inanılan bir ağlama duvarı vardır. Yahudiler burayı inançlarının en kutsal yeri olarak görüyorlar. Hıristiyanlar ise Hz. İsa'nın çarmıha gerildiğine ve Kudüs'teki Kutsal Kabir Kilisesi'nin mezarına yerleştirildiğine inanırlar.
Kiliseye Rum Ortodoks Patrikhanesi, Roma Katolik Kilisesi ve Ermeni Patrikhanesi de dahil olmak üzere çeşitli kararnamelerin temsilcileri başkanlık ediyor.”1 Yukarıdaki bilgilere de kolayca erişebilirsiniz. Aslında çoğumuz bu bilgiyi bile biliyoruz. Bunlar şu anda üzerinde durulması gereken konular değil. Bizim asıl sorunumuz, bizim için bu kadar değerli bir şehre nasıl sahip çıkamadığımızdır. Açıkça konuşmak gerekirse, Ümmet olarak, uyuyan Ümmetimiz. Olaya tepki veriyoruz, ama sadece burada kalıyor. Yapılması gereken daha farklı büyük adımlar, hareketler olmalı. İyi bir soru soracaksak, bu hamleler ne olmalı?
Yapılması gereken ilk şey, ciddi planlama ve örgütlenme çerçevesinde mezheplerin, dillerin ve milletlerin birliğidir. Yani mezhep, dil ve millet ayrımı yapmaksızın İslam çatısı altında bir birlik kurmak gerekir. Bu birliğin ülkeler arasında ortak bir kültür ve ortak fikirler etrafında birleşmesi ve ekonomik, politik ve askeri ayrımı sağlaması gerekiyor. Müslüman bir dünya olarak, hem ekonomik hem de askeri olarak gücümüz var, ancak siyasi ve siyasi mekanlar da başka yerlere bağlı. Özellikle Arap dünyası ile yabancı ülkeler arasındaki iyi ilişkiler kendi dünyalarından kaçınmakta, İslam dünyasından gelen çığlıkları dinlemekte ve İslam coğrafyasının kritik durumunu ortaya koymaktadır. Avrupa yüzyıllardır mezhep savaşlarında kendini yemiş, ancak gerekli reformlar ve yeniliklerle bu sorunun üstesinden gelmiştir. Sonra bu mezhep savaşını İslam coğrafyasına attı. Şimdi bu sessiz savaş bizi bölmemize, bölmemize ve başka arkadaşlar edinmemize neden oldu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.