Ahmet Fidan

Ahmet Fidan

Avrupa Birliğine, Batıya Kafa Tutmak

Avrupa Birliğine, Batıya Kafa Tutmak

Genelde İslâm’ın Batı ile ilişkileri asırlarla ifade edilmektedir. Özelde Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerinin üzerinden yarım asırdan fazla bir zaman dilimi geçti. Nerdeyse üç nesle ulaşacak. Avrupa Birliği kabul yönünde bir kıpırdanma, bir emare göstermemekte, Türkiye ise ümidini sürdürmektedir. İlişki bu hal üzere devam etmektedir. 
Sayın Cumhurbaşkanı’nın Afrika seyahati esnasında AB-Türkiye ilişkileri konusunda gösterdiği tavır, alışıla gelmiş dış politikamızla tezat teşkil ediyor. Ama Türkiye’nin AB karşısında gösterdiği bu erdemli söylem, bir makas değişikliğinin işaretleridir. 
Alışılagelmiş bir başka değişimi, Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu’nun gerek Davos zirvesi esnasında gerekse İsviçre’de Türk vatandaşlarıyla buluşmasında açık ve net ifade etti. Türkiye-AB ilişkilerinin geldiği noktanın sorgulanması gerektiğinin işaretleri verilmektedir.
Temel ilkesi Hristiyan inancı olan AB, komünizmin çöküşünden sonra bağımsızlığına kavuşan yarım dizine ülkeyi bir solukta içine aldı ve kısa sürede sindirdi. AB standartlarına uyuyorlar mı uymuyorlar mı bakılmadı. Söz konusu Türkiye olunca zorluk üstüne zorluk çıkarılmaktadır. 
Türkiye 1987 Nisanında zamanın Dışişleri Bakanı Ali Bozer eliyle Belçika’nın Başkenti Brüksel’de AB’ne resmi ortaklık müracaatını yapmıştı. Aynı yılın Haziran ayında Avrupa Konseyi’nde bir toplantı için Strazburg’da bulunuyordum. Belçika asıllı, Avrupa Konseyinde çalışan bir diplomat ile dostluk kurmuştum. 
Toplantı’nın son günü Avrupa Konseyi Sarayı’nın lokantasında o dostumla karşılaştık. Brüksel’den yeni dönmüştü. Kendisine AB’nin Türkiye’yi üyeliğe kabul edip etmeyeceğini sormuştum. Belçikalı diplomat, bir müddet yüzüme baktıktan sonra söyledikleri hala güncelliğini korumaktadır. 
-“Sayın Fidan!” demişti. “Brüksel’de Türkiye’nin AB’ne üyeliği söz konusu olduğu zaman AB diplomatları bir fıkra anlatıyorlar.” Fıkrayı anlatmak için benden izin istedi. “Sakıncası yok.” Dedim. AB Türkiye ilişkilerini harika özetleyen bir anekdot:
-“Brüksel’de AB diplomatları Türkiye’nin AB’ne üyeliği söz konusu olduğunda diyorlar ki, bir anaç domuz var. On iki tane yavrusu var. ( O dönemde AB’nin on iki üyesi bulunmaktaydı.) Anaç domuz sütüyle yavrularını besliyor. Bir dağ keçisi gelmiş şimdi anaç domuzdan süt istiyor. Galiba anaç domuz dağ keçisine süt vermeyecek.”demişti.
Türkiye’nin AB’ne üyelik müracaatının üzerinden epey zaman geçmesine rağmen hiçbir ilerleme elde edilmedi. Yukarıda nakledilen AB diplomatlarının o zaman anlattıkları fıkra hala anlatılıyor mu bilemiyorum ama konuyu açıklaması bakımından bugün hala geçerli. Görünen köy kılavuz istemiyor. AB kendi içinde beklentilere cevap veremiyor. Ekonomik sıkıntılarla boğuşuyor. Kaldı ki kendi içinde bölünmeleri biraz daha ötelemek için çareler arıyor. AB’ne başkentlik yapan Belçika bile şeklen birlik görünse bile bölünmüş durumdu. Valonlar, Flamanlarla bir arada yaşamak istemiyor. İspanya, Başkenti Barselona Katalanlara ait bir bölgeyi feda etmiş durumda. 
Dünya’nın en demokrat ülkesi kabul edilen İsviçre bile kendi içinde kavgalı. Bütün bunlara rağmen AB kuyruğunu dik tutma çabasında. Aslında AB söz konusu olduğunda bir “birlik ”ten söz etmek yerine ayrılıktan söz etmek daha doğru olur. 
Türkiye’nin en yetkili ağızlarından AB’ne rest çekilmesi son derece önemli ve bir şahsiyetli dış politika ifadesidir. İki bin on dört yılı sonunda AB üye ülkelerinin hiç birinde denk bütçe söz konusu olmadı. Ama tüm meselelerine rağmen AB bir Hristiyan çetesidir ve Siyonizm’in emrindedir. İstikbal AB Türkiye ilişkilerinin bugünkünden daha ileride olmayacağını göstermektedir. AB Türkiye’yi üyeliğe kabul etmemekte ısrarını sürdüredursun, Türkiye kendi yolunda çizgisini sürdürecektir. Son yetkili ağızlardan çıkan beyanlar bunu göstermektedir.
 
G Ü N Ü N   H İ K M E T İ
“Din, Avrupa için bir afyondur, bütün ideolojiler gibi, Avrupa’nın tarihi, bir sınıf kavgası tarihidir. Osmanlı için şuurdur din, tesanüttür, sevgidir. Osmanlı topumu insan haysiyetine ve inanç birliğine dayanır.”
Cemil Meriç
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR