ANKARA SİNEMALARI ve OKULLARI
Çocuğu masum diye tanımlamakla aslında kendimizi ele veriyoruz.
Günah bizim ikinci soyadımız.
Çocukluğunu hatırlayan herkes o masumiyet yıllarını hatırlar.
Benimde çocukluğum yazın açık kışın kapalı sinemalarda aile yada mahalle büyükleriyle gittiğimiz sinemalarda geçti.
Yerli sinemada Cüneyt Arkın favorimizdi.
Ondaki aksiyon kimsede yoktu ve hala 2015 yılında Türk sinemasında kimse o aksiyonu aşamamıştır.
Gerçi filmin başlarında 3-5 adamdan dayak yeyip filmin sonunda 40-50 adamı toptan dövüşünü çocuk aklım bile almazdı ama neyse Cüneyt abi bu.
Tarihi filmleri ise şu an bile aşılamayacak derecede heyecan vericiydi.
Yabancı sinemada ise favorimiz elbette Bruce Lee’ydi.
Bruce Lee’nin Ejderin Fedaisi, Kral Benim, Büyük Patron filmlerinin afişi asıldımı heyecanla beklenirdi.
Şimdi her şey ne kolay değil mi tek tuşla film izliyorsunuz.
Amerikan filmleri şu an tüm dünyayla aynı anda Türkiye’de gösterimde.
Gençliğimizde öylemiydi?
Filmin ABD gösteriminin bitip Türkiye’ye gelmesini heyecanla beklerdik.
Abimle beraber bayram harçlığını aldıktan sonra sinemaları turlardık.
Maltepe caminin karşısında Gölbaşı, As Sinemaları vardı. Şimdi yıkıldılar.
Eti Sanat Merkezi ise bizi aşardı adı üstünde Sanat filmleri daha doğrusu nitelikli filmler oynatırdı. O da ahir ömründe müstehcen sinemanın kurbanı oldu.
Kerem sineması ise devam ediyor.
Cebeci istasyonundan inip Hamam önüne doğru yürürken sırasıyla Cebeci, Melek, Uzay ve Saray sinemalarını gezerdik. Melek Kemal Sunallı Türk filmleri oynatırdı. Cebeci 3 film birden devamlı derdi.
Melek, Nergiz, Akün sinemaları da unutulmaz filmlerin unutulmaz salonlarıydı.
Yıllar geçse de içimizde sinema aşkı bitmedi.
İlahiyat yıllarında da Rafet Küçük’le sıkı bir sinema müdavimiydik.
Holywood’u ve sinemayı mükellef çağlarımızda daha iyi süzüp çözümleyebiliyorduk artık.
Neticede müdavimi olduğumuz sinema salonları bizlere ödüller kazandırdı.
Ulusal ve uluslararası yarışmalarda aldığımız kısa film, senaryo ödülleri bizleri bugünlere kadar getirdi.
Kıt imkânlarımızla 1 lirayla 10 liralık ticaret yaptık yani ama bizde yorulduk.
Sözü öğretmenliğin ve eğitimin geldiği noktaya getireceğim çünkü sinema en etkili öğretmen ve eğitim aracı olmuştur. Bir eğitimci olarak gördüğüm şu: Çocuklarımızı asıl eğiten online ya da dijital dünya. Sinemasından internetine, oyununa kadar her türlü ‘entertainment’ yani ‘eğlence ‘sektörü onların ruhunu ifsad edip şekillendiriyor.
Bize düşen bu olanağı hayr yolunda eğitimin hizmetine sunmaktır.
TRT başta olmak üzere güzel işler yapılmıyor değil inşallah çoğalarak artacaktır.
Eğitim alanında ise dijitalleşme Rafet Küçük gibi bir iki gönüllünün değil devletin ya da para babalarının imkânlarıyla olacak iştir.
EGO’ya BİR NOT
Öğretmen olduğum için EGO karta vize yapmak istedim ama smart bankolar sağlıklı çalışmıyor. Vize ücreti 40 TL’yi iki 20 TL olarak veriyorsun almıyor. Farklı duraklarda denedim olmadı en son kart işlem merkezinde yaptırabildim. Görevlinin dediğine göre 50 TL verilmeye ayarlamış 10 TL’de geri veriyormuş. Smart Bankolardan kart dolduranlar bilir ki ‘Para üstü verilmez’ yazısı yazar. Bu yüzden öğretmenleri yormayın iki 20 TL alacak şekilde ayarlayın. Sayın başkan Melih Gökçek’e ve EGO yetkililerine duyurulur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.