İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, Ankara’yla ilgili önemli bir karar aldı.
Önceki gün gazetemizin de manşetten aktardığı karara göre, Ankara’nın kapıları göçmenlere kapatıldı.
Yani artık Ankara’da geçici koruma kaydı alınmayacak. 

Peki mevcut kayıtlı olanlar ne olacak?
Onlardan kaydı aslında başka ilde olup da fiilen Ankara’da ikamet edenler, o kayıtlı oldukları şehirlere gönderilecekler.

Bir de hiç kaydı olmayanlar var… Yani tümden kaçak olan göçmenler…
Kararda onlarla ilgili ise şöyle denildi: 
“Herhangi bir koruma statüsü ya da ikamet izni bulunmayan düzensiz göçmenlerin kolluk birimlerince yakalanarak geri gönderme prosedürlerinin yerine getirilmesi amacıyla Geri Gönderme Merkezlerinde idari gözetim altına alınmalarına kararlılıkla devam edilecektir.”

Gelelim Başkent’teki göç, uyuşturucu ve asayiş olaylarına kaynaklık eden metruk binalar ve bu binalarda ikamet eden yabancılara…
Bu metruk binaların yıkım işlemleri hızlandırılacak, buralarda ki göçmenler tahliye edilecek. Söz konusu yabancılar da kayıtlı oldukları illere gönderilecek. Hiç kaydı olmayanlar ise yine Geri Gönderme Merkezlerine sevk edilecek.
***
Ankara’daki göçmenlerin akıbetleri konusunda Altındağ Battalgazi’de yaşanan olaylar milat olmuştur.
Malum geçtiğimiz haftalarda Altındağ Battalgazi’de Emirhan Yalçın adlı vatandaş, parka zarar verdiği için uyardığı Suriyeli bir genç tarafından bıçaklanarak öldürülmüş, bu olay üzerine mahalleli göçmenlere sert tepki göstermişti. 
Mahallelinin arasına provokatörlerin de karışmasıyla olaylar büyümüş, iş Suriyelilerin ev ve iş yerlerinin taşlanmasına kadar büyümüştü. 
Olaylar yatıştırılırken, çok sayıda kişi hakkında yasal işlem başlatılmıştı. 
Ancak bölgede vatandaşlardan “Suriyelileri mahallemizde istemiyoruz” sesleri yükselmeye devam ediyordu. 
Bu noktada alınan kararları son derece isabetli bulmakla birlikte, geç bile kalındığını düşünüyorum. 
Çünkü 2 yıl önce Ankara’ya gelmiş bir kaçak sığınmacı ile 2 gün önce Ankara’ya gelmiş bir sığınmacıyı geri göndermenin zahmeti ve sonuçları bir olmaz.
2 yıldır Ankara’da olan ev bark sahibi olmuş olabilir, çoluk çocuğa karışmış olabilir… Misafirlik hissinden ev sahipliği hissine; “artık yerleştim, Türk devleti de göz yumuyor, ilelebet buradayım” düşüncesine kapılmış olabilir. Bu insanları göndermek hayli zor olacak. Keşke zamanında sınırlar bu kadar açılmamış olsaydı. Bu günler hesaba katılsaydı… 
*** 

“EVDEN UZAKLAŞTIRMA” CEZA MI TAHRİK Mİ?
Eşlerine şiddet uyguladığı gerekçesiyle kocalara verilebilen “evden uzaklaştırma” cezaları ne kadar caydırıcı oluyor, ne derece sorunu çözüyor çok merak ediyorum.
İlgili bakanlık bu konuda bir araştırma yapmış mıdır, yapmayı düşünüyor mudur?
Örneğin son 10 yıl içinde kaç kocaya evden uzaklaştırma cezası verildi ve bunların kaçı bu ceza üzerine “düzelerek”, o “tehdit” görülen davranışlarını terk etti; aile içindeki sorun her ne ise o son buldu?
Yani bu uzaklaştırma cezası uygulanan kaç ailede sorun çözüldü?
Medyamız ve bir takım sivil toplum kuruluşlarınca “bir kadın cinayeti” daha başlıkları ile aktarılan olayların perde arkasına bakıldığı zaman çoğunda bu “evden uzaklaştırma” cezaları görüldüğü için soruyorum bunları.
Bana öyle geliyor ki, bu ceza aklı başa getirmekten ziyade, tahrik ediyor… Kimi kocalar evden uzaklaştırma cezasının tahrikiyle daha feci suçlar işleyebiliyor. 
İlgili Bakanlık bu hususu bir düşünmeli, masaya yatırmalı…
Evden uzaklaştırma cezasıyla iyi mi yapıyoruz kötü mü diye sonuçların iyice bir analizini yapmalı.

Ferit Atmaca