Anadolu'nun Yansıması "Abdurrahim KARAKOÇ"
"Ellerin yurdunda çiçek açarken
Bizim ile kar geliyor gardaşım
Bu hududu kimler çizmiş gönlüme
Dar geliyor dar geliyor gardaşım"
Babası da şiir yazan Abdurrahim Karakoç 7 Nisan 1932 tarihinde Kahramanmaraş'ta dünyaya gelmiştir. Ailesinde en çok iştigal eden şiire merak sarıp, şiirle meşgul olmuştur.
Küçüklüğünden beri okuyan kitaplara merak saran bir insandır.
Kardeşleri de şiirlerle haşır neşir olmuşlardır.
Abdurrahim Ağabey halkın içinden bir insandı, ben “Halkın adamıyım, halkın içinden geldim” derdi.
Sizi şiire hangi hocalar teşvik etti? Diye sorulunca net bir şekilde 'hiç kimse' diye cevap veriyor…
Siyasette de girdiği çıktığı yerler olmuştur ama en son Muhsin Yazıcıoğlu ile beraber siyaset yaptığını biliyoruz.
Siyasetten niçin ayrıldığını sorduklarında “Allah rızası için girmiştim, Allah rızası için ayrıldım” diye kısaca neden belirtiyor.
İnsanları övmeyi pek seven bir insan değildi ama yaşarken Cahar Dudayev'i övdüğünü ifade ediyor.
Bunu yazmış olduğu şu mısralarda da görebiliyoruz;
"Hep bayramlar bayram ola derdik biz
Kurban Bayramına yaslı girdik biz
Cahar Dudayev'i kurban verdik biz
Kurbanlar ağlasın...
Zulme baş kaldırdı, Hakk'a yaslandı
Zaferleri şehadetle süsledi
Hürriyete gönül vermiş aslandı
Aslanlar ağlasın...
Ağlamasın Çeçenyalı bacılar
Ağlamasın Mekke'deki hacılar
İnsanlık adına insanlar ağlasın..."
Abdurrahim ağabey net bir insandı kendisine bize kefil olur musunuz diye gelen milletvekili adaylarına 'Olmaz yapamam, ben yarın sizin ne yapacağınızı bilmiyorum' diye cevap vermiştir.
Abdurrahim Ağabey'in şiirleri çağrışımlarla doludur, genelde ayrı bir tedai vardır şiirlerinde, nevi şahsına münhasırdır onun mısraları…
Anlatılanlara göre kimseye şiir göndermeyi sevmeyen Abdurrahim ağabey bir gün İzmir'de çıkan bir gazetede, kendisi gibi deli dolu bir adamın bir köşede yazı yazdığını görüyor o adama bir şiir gönderiyor. O adam Kemal Fedai Çoşkuner'dir. Çoşkuner'den bir mektup geliyor ve o mektupta bir dergi çıkaracağını söylüyor, Abdurrahim ağabeyden de her hafta bir şiir yazmasını istiyor ve çıkan derginin her sayısı o zaman şartlarına göre çok fazla satıyor…
Kendisiyle şiire başlayanların yalnızlıktan, yardımsızlıktan dökülüp gittiğini söyleyen Karakoç kendisiyle ilgili şu ifadelerde bulunuyor;
"Sağolsunlar, iktidarların ve muhalefetin irikıyım politikacıları, ihtilal cuntacıları, bilimsel cüppeliler, entellektüel züppeler, millî soyguncular, sosyete parazitleri, sermaye sülükleri, zulüm-işkence makineleri, adalet katleden hukukçular, dalkavuklar, üç kağıtçılar v.s. hep bana yardımcı oldular. Şiir malzememi veren onlar, öfkemi bileyen onlar oldular. Yardımlarını inkâr etmiyorum, fakat teşekkür de etmiyorum. Dinsizlerin değil, din düşmanlarının, yani İslâm düşmanlarının da az yardımı olmadı. Bir bakıma dinî duygularımın kuvvetlenmesine vesile oldular. En uygun zamanda yaşadığıma inanıyorum. Yardımcılarım (!) var oldukları sürece yazmaya devam edeceğim. Allah (cc) kısmet ederse..."
Ömrünün sonlarında ise kitaplarına bir bir veda ediyor.
Üç çocuk babasıydı 2012 yılının haziran ayında göçüp gitti aramızdan…
Allah rahmet eylesin.