Belli müddetlerle birbirlerine misafirliğe giden ve bir sonuca varmaktan aciz kalan bu masanın üzerinde bir vazo ve onun içinde de küçük bir ihtimal dahi olsa CB adayı Abdullah Gül var. Gül nereden çıktı, adayın Kılıçdaroğlu olacağı yüksek ihtimal derseniz bunca seçim kaybetmiş, ismi yıpranmış birisi için bu saatten sonra aday olmak demek rakip adına ancak galibiyeti daha lezzetli hale getirmek olur. Eğer halen masada aklını kiraya vermemiş birileri varsa adayın Kılıçdaroğlu olmaması gerektiğini açıkça beyan etmeli. Birkaç parti liderinin kameralar karşısında ki açıklamaları adayın masadan çıkmasının uygun olduğunu düşündüklerini bize aksettiriyor. Ufak bir beyin fırtınası yapacak olursak bu adayın Kılıçdaroğlu olma ihtimalinin en yüksek ve en yenilir yutulur ihtimal olduğu bir gerçek. Meral Akşener baştan beri o masadan bir aday çıkarılsın biz aday çıkarmayıp o kişiyi destekleyeceğiz mantalitesinde. Davutoğlu ve Babacan totalde potansiyel yüzde 3’e, 4’e hitap ediyorlar yani o masada sadece sayılar. Kendi karizması olup parti desteği hariç yüksek oy bantlarına çıkabilecek kimse şuan altılı masada yok. Hiç konuşulmayan diğer ihtimalimize gelecek olursak; kulislerde şimdilik kısık seslerle konuşulan Gül, genel anlamda mantıklı olmayan ama eğer adayın ille masadan çıkması konusunda ısrarcı davranılacaksa mantıklı olacak olan bir aday seçeneği. Karizmadan bahsettim, neden bu kadar önemli bu iş? Bakınız Kılıçdaroğlu; Türk insanını analiz edememiş, kendi kendince bir takım hülyaların içerisinde olan ve ana muhalefet olmayı bugüne kadar hiçbir olguya veya koltuğa değişmeyen statik bir kişi. Ne oldu da birden bire CB adaylığı konusunda hazırım mesajı verdi acaba. Kendisi İzmir’de konvoylarla karşılanırken Ankara’da şehit cenazesinde yumrukla karşılanıyor, varsayalım ki CB seçildi bu halk arasında yaptığı ayrımcı davranış ve tutumu hatta halkın iki farklı kesiminin ona karşı bu tutumu arasındaki uçurumu nasıl düzeltmeyi düşünüyor. Neden bu ısrar? Niçin ille adayınızı masadan belirlemeye çalışıyorsunuz? Masada ki liderler değil belki ama oradaki partilerin mensubu karizma sahibi olan ve halkın arasına karışabilmiş, halkı daha fazla kucaklayabilmiş birçok vasfiyet sahibi insan var neden onları düşünce olarak dahi aklınızdan geçirmiyorsunuz?  Parti desteği hariç kendi karizmasıyla yüksek oy bantlarına çıkabilmiş tek kişi vardı o da sn. İnce idi. İnce gitti bu kez de bir sene sonraki yerel seçimlerde metropol belediyelerin alınmasıyla sn. İmamoğlu ve sn. Yavaş ön plana çıktı. Bakın bu seçimler tek bir oylamanın sonucu değildi daha önceden ilçe belediye başkanlığı yapmış bir İmamoğlu ve daha önceden de aday olmuş ve Ankara’da en tanınan aday haline gelmiş Yavaş’ın kazanmaları tesadüfle ve sadece parti desteğiyle açıklanabilecek şeyler kesinlikle değildir. Yani bu insanlar seneler boyu kendilerine bir bakış açısı oluşturup bir karizma edinirken Genel başkanlarının habire bu anlamda geriye attığı adımları bu günkü alınan kararları akıl tutulması olarak açıklamamıza sebep oluyor. Bu isim sn. Gül’de olabilir, sn. Yavaş’ta olabilir ama çıkalım sokağa soralım duyacağımız yanıt değişmeyecek ki insanlar ismi yıpranmış, halkı bölünmeye iten, İslam ile derdi olan birine CB adaylığını dahi uygun görmeyecektir. Son olarak belirtmek isterim ki bu köşe yazısı sadece altılı masanın aday çıkarma sürecinin çok yavaş ilerlemesini eleştiri amacı taşımaktadır. Hiçbir siyasi parti veya başkanına hakaret namına yazılmamıştır.