Alternatif tıp ve aktarlar
Allah(c.c.)'ın bizlere lütfettiği, en önemli nimet olan sağlımız ve sıhhatimiz; yediklerimiz ve içtiklerimizden dolayı bozulmaktadır.
Özellikle gıdalar üzerinden yapılan saldırılarla, şifa kaynağı olan gıdalar, hastalık saçmaktadır.
Gıdalardaki çok uluslu şirketlerin bazılarının sadece kazanmak üzerine çalışması, gıdalarla oynanmasına sebep olmaktadır.
Metrekareye daha fazla ürün alacağız diye sağlığımız hesap edilmemektedir.
Yapılardaki bozukluklar, kimyasallar, genleri ile oynama, kabaktan karpuz üretimi, topraksız alandan daha fazla ve karlı mahsul alma gayreti insan sağlığını unutmakta veya beklenen hastalıklarla ilaç sektörünün iştahını kabartmaktadır.
İnsana yapılması gereken hizmetin askıya alındığı gıda, kimyasallar ile sağlığı tehdit etmektedir. Kanser hastalığı başta olmak üzere hastalıkları her geçen gün artırmaktadır.
Hastalıkların çoğalması hastaneleri büyütmekte, ilaç sektörü inanılmaz kazançlar sağlamaktadır.
Geçenlerde bir sohbette bir arkadaş ''iyi hasta iyileşmeyen hastadır'' diyordu. Kendisine nasıl olur dediğimde ''hasta iyi olursa ilaç satışı bitecektir. Onun için iyi olmayan hasta devamlı ilaç kullandığı için ilaçtan para kazandırdığı için iyi hastadır'' demişti.
Hastanelerde, tedavi sebebiyle çok büyük bütçeler ayrılmaktadır. Bu durum her geçen gün artmaktadır.
Alternatif tıp ile Lokman Hekim tarzı tedaviler geliştirilmelidir.
Bunun yanında hacamat, Sülük ve geleneksel değerlerimizden gelen tedavi yöntemlerini yeniden ele alıp hastayı tedavi eden ve iyileştiren yöntemler geliştirmeliyiz.
Mevcudu mevzuat kapsamında alıp sonuç odaklı olarak, Hasta olmadan sağlıklı halinin devamını nasıl sağlayacağımız yönündeki çalışmaları yoğunlaştırmalıyız.
Alternatif tıp;
Alternatif Tıp geliştirmeli, tıp fakültelerinde bu alanda hizmet verecek hekimler çıkararak eğitimi yeniden düzenlemeliyiz.
Hasta olduğumuzda; hastaneye sevk olduğu gibi alternatif tıp tedavisinde de sevk yapılmalı, yapılacaklar Doktor reçetesiyle belirlenmelidir.
Bunu yapanlarla, Reçeteyi doğrulayan, tedaviyi doğru yapan, alternatif tıp eğitimi görmüş hekimler yapmalıdır.
Türkiye’den sülük alıp ülkesinde, örneğin Almanya’da, tedavi yapan hekimler benim ürünümü benden alıp, ulusal ve uluslararası tedavide kullanmaktadır. Bu durumu kendi lehimize çevirip, tedavi masraflarını azaltmalıyız.
Aktarlar;
Anadolu öyle bir yerdeki, dünyanın başka bir yerinde böylesine bin bir türlü çiçek, ot yoktur.
Bunların her bir hastalığa şifa olduğu için bizler, hazinenin üzerinde otururken, yabancılar Anadolu'yu dolaşarak binlerce otu, çiçeği toplayıp ülkelerinde yetiştirip, bizim malımızı bize geri satmaktadırlar.
İbrahim Saraçoğlu gibi işin ehli insanların önderliğinde, bu çiçek ve otların tespiti ve yeniden yetiştirilmesi, kayıt altına alınması için hangi otun ve Çiçeğin hangi hastalığa şifa olduğunu belirleyen ve bunlardan değişik karışımlarla şifaya sebep olan hekimler yetiştiren alternatif tıp içinde ''aktar bölümü ve kürsüleri'' kurmalıyız.
Buralarda yetişen insanlara, nasıl eczacılık fakültesini bitirene eczane açma hakkı tanımışsak, aktarlık fakültelerinden mezun olanlara da aktar mağazaları açma yetkisi verilmeli ve sadece onlar açabilmelidir.
Okulda bitkileri, otları nerden nasıl temin edileceğini bildiğinden tedariğinden başlayarak üretimi, kürlerinden hangi hastalıklara iyi geleceği; eğitimini gördükleri için yapılan tedaviler sonunda hastalıklar hızla azalacaktır.
Reçeteyi yapan ne istediğini bildiğinden, reçete aktar işleten hekime gittiğinde verilen otlar, çiçekler veya kürler şifaya vesile olacaktır.
Hastalıklar azaldıkça tedavi masrafları azalacak ve bu sahada ülkemde bulunan Otlar ve çiçekler, Ehil ellerde şifaya dönüşecek.
Ayrıca da hastalıklar azaldıkça ekonomiye büyük katkı sağlayacaktır.
Milleti yaşat ki devlet yaşasın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.