ALLAH'A ISMARLADIK
Her veda, her ayrılık yeni bir başlangıcın ilk adımı, ilk basamağıdır; yola çıkan kişi yol azığıyla birlikte, zihninde ve gönlünde yer eden, iz bırakan yaşanmışlıkları da taşır gideceği yere. Ne geride kalandan vazgeçebilir ne de gideceği yerden. Ve gönlünün ızdırabını şu dualarla teskin etmeye çalışır. "Allah'a ısmarladık" Allah'a emanet olun "
Eskiden ne güzeldi vedalar, yarım kalan işlerimizi Allah'a ısmarlar, geride bıraktıklarımızı ve yola koyulanları Allah'a emanet ederdik. Çünkü adımız gibi bilirdik ki Rabbimiz Kendisine havale edilen emanetleri asla zayi etmezdi.
Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur :
"Vedalaşırken, birbirinizden ayrılırken, seni emanetleri zayi etmeyen Allah'a emanet ediyorum deyin. " (İbn-i Mace)
Peki, bize ne oldu da böyle sağlam bir dayanağı bırakıp, çer çöp mesabesindeki boş ve anlamsız sözlerle vedalaşır olduk. Çer çöp mesabesinde diyorum, çünkü vedalaşmada kullanılan bir çok kelimenin ne anlamını biliyoruz ne de kültürümüzde yeri var.
Oysa ki, bizler uzak yoldan gelen misafirlerimizi evlerine "Allah yol açıklığı versin" eşlerimizi işlerine "Allah işini gücünü rast getirsin" çocuklarımızı okullarına "Allah zihin açıklığı versin" diyerek uğurlarız. Öz kültürümüz, her konuda olduğu gibi bu konuda da içi dolu, anlamlı ve dua yüklü veda sözlerine sahip.
Bu nedenle, dua niteliğindeki bu veda sözlerimizi, kültürümüzde yeri olmayan ve genlerimize tamamen yabancı olan ithal kelimelerin saldırılarından korumak için günlük yaşantımızda elimizden geldiğince kullanmaya gayret edelim.
Bu vesile ile yazılarımı sonlandırdığım bu yazıyla bendeniz de sizleri, emanetleri asla zayi etmeyen Rabbime emanet ediyorum.
Selam ve dua ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.