AH BİR İNANSAK
Evet, gerçekten tam manasıyla bir idrak etsek, bir inansak yaşadığımız iyi veya kötü olayların bizim için birer imtihan vesilesi, aynı zamanda bizleri olgunlaştıracak, ferasetimizi açacak, yaradılış gayemizi hatırlatacak birer sebep olduğunu; işte o zaman hiçbir sorunumuz kalmayacak, ne kişilerle ne de olaylarla. O zaman anlayacağız belkide bize bahşedilen hayatın kıymetini.
İlk yanılgımızı, yaşadığımız herhangi bir olumsuzlukta, suçu sebeplere bağlayıp hedefe onları koyarak yapıyoruz ki, bu da sorunların çorap söküğü gibi ardı ardına gelmesine vesile oluyor. Halbuki o olayın meydana gelmesi için o sebepleri halk eden, yaratan kim?
Rabbimiz Allahü Zül-Celal hazretleri Bakara suresinin 155 ve 156. ayetlerinde şöyle buyurmaktadır:
"(Ey Mü'minler! İtaat edeni isyan edenden ayırt etmek için) andolsun ki sizi hem biraz korku ve açlıkla hem de mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. (Ey Rasulüm!) Sabredenlere (lütuf ve ihsanımı) müjdele! Öyle ki onlar, kendilerine bir bela geldiği zaman ancak : " Biz Allah için (teslim olmuş kullar)ız ve elbette biz, (yine) O'na döneceğiz." derler. "
(Çünkü gelen her türlü afet ve musibet, Allah'ın bilgi, irade ve takdiri dahilindedir. Sabretmek ise, insanın Allah'ın takdirine boyun eğmesi ve günah teşkil eden arzularına engel olmasıdır.)
Musibetin, sıkıntının kısaca imtihanın diyelim; sebebini ve nereden geldiğini idrak ettikten sonra yapmamız gereken ilk iş sabra sarılmak olmalı. Çünkü, eğer sabredersek öfkemize hakim olarak, etrafımıza telafisi mümkün olmayacak zararlar vermekten, geri dönüşü olmayacak yollara girmekten kurtuluruz ve eğer sabredersek Rabbimizden bize müjdelenen lütuf ve ihsana layık oluruz.
Bu konu bir hadis-i şerifte şöyle anlatılmıştır :
" Sevabın çokluğu, belanın büyüklüğüyle beraberdir. Allah, (c.c.) bir toplumu sevdiği zaman şüphesiz onları (sıkıntı, musibet ve belalarla) imtihan eder. Artık kim bir (imtihan edildiği bela ve musibetlere) rıza gösterirse, Allah'ın (c.c) rızası (ve sevabı) o kimseyedir. Kim de (imtihan edildiği bela ve musibetlere) öfkelenir. (İlahi hükme rıza göstermez) ise, Allah'ın (c.c.) gazabı (ve azabı) o kimseyedir. " (İbni Mace)
Peygamber Efendimiz (s.a.v) sıkıntılı anlarında şu duayı okurlardı:
" Ya Hayyu, Ya Kayyum! Birahmetike esteğıysü"
Anlamı: "Ey daima diri olan ve yarattıklarını her an yönetip koruyan Allah'ım! Merhametin sebebiyle Senden yardım istiyorum."
Efendimiz'in okuduğu bu dua bizlerinde sığınağı va kurtuluş vesilesi olsun inşallah.
Selam ve dua ile....
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.