"adalet"
İstisnasız küçüğümüzden büyüğümüze, işçimizden bürokratımıza, siyasetçimizden devlet adamına, öğrencimizden, öğretmenine, hasılı kelam bütün kesimlerin dilinde sürekli tek bir kelime var ;"adalet". İşin en tuhaf tarafı herkes kendine göre bir adalet anlayışıdır tutturmuş gidiyor.
Suç işlersin yargılanırsın adalet beklersin, istediğin gibi karar çıkmazsa adaletsizlikle suçlarsın.İnsanların davranışları işine geldiği gibi ise, onlar çok adaletlidir aksi halde sana adaletsiz davranıyorlardır. En basitinden hoca yazılı yapar iyi not alırsan hoca adaletli, kötü not alırsan, hoca adaletsiz.Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Özetle adaleti sürekli kendimize göre yontar, ona göre şekil veririz.
O halde nedir adalet? kısaca haklılık ve hakka uygunluktur. Öznel anlamda adalet, herkesin hakkını tanıma konusunda değişmez ve kesin istektir. Nesnel anlamda adalet, karşıt çıkarlar arasında hakka (hukuka) uygun bir denkliktir, eşitlik düşüncesidir. Yani hakkı olanın hakkını vermektir. Hakkı ve doğruyu söylemek adaletli olmaktır.
Allah'a ve Peygambere inanan insanlar, adalet söz konusu olunca, Allah'ın ayetlerini ve Peygamberin sözlerini referans alırlar.
Allah-ü Teala Yüce Kitabında; "Onlar, yalanı çok dinleyen, haramı çok yiyenlerdir. Eğer sana gelirlerse ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirecek olursan sana asla hiçbir zarar veremezler. Eğer hükmedecek olursan aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah, âdil davrananları sever."
"Rabbinin kelimesi (Kur'an) doğruluk ve adalet bakımından tamdır. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir."
"De ki: "Rabbim adaleti emretti. Her secde yerinde yüzlerinizi (ona) doğrultun. Dini Allah'a has kılarak ona ibadet edin. Sizi başlangıçta yarattığı gibi (yine ona) döneceksiniz." Buyurmuştur.
Allah'ın Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.); "Verdiği hükümlerde, ailesinin ve halkın yönetiminde adaletli davranan yöneticiler, kıyamet gününde Allah Teâlâ’nın yanında nurdan yüksek koltuklar üzerinde otururlar."
"Cennetlikler üç gruptur. Bunlar: Âdil ve başarılı devlet başkanı, Yakınlarına ve Müslümanlara karşı merhametli ve yufka yürekli olan kişi, Ailesi kalabalık olduğu halde haram kazançtan sakınıp kimseden bir şey istemeyen adamdır."
Yine Kuran-ı Kerim net bir şekilde uyarır; "Allahın hükmüyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir"
Toplumların adil bir şekilde hayatlarını sürdürmeleri, hukuk kurallarının adaletli bir şekilde uygulanması ile mümkün olmaktadır. Onun için dir ki, kime göre adalet denildiği zaman, Ya İslam Hukukuna göre deriz veya mevcut hukuk kurallarına göre söyleriz.
Toplumun huzurunun bozulması, adalet dağıtanların, hak ve hukuk kurallarına uymamalarından kaynaklanmaktadır. Beraberinde, kaos, kargaşa, karışıklıklar baş gösterir. Diğer taraftan adil toplumlar, adil hukuk dağıtıcılar ve hak, hukuk tanıyan yöneticiler sayesinde, huzur ve refah içinde yaşadıkları gibi yüzlerce yıl ayakta durabilirler.
Örneğin Osmanlı. Yüz yıllarca milyonlarca m2 lik toprakları ve onun üzerinde yaşayan halkları idare etmişlerdir. Ne zaman ki adaletten ayrınılmış, kaos, kargaşa ve isyanlar baş göstermiştir. Onun için dir ki, "Adalet Mülkün Temeli "dir denilmiştir.
Ama siz kendi adaletinizi kendiniz belirler ve uygularsanız, işte gerçek adaletsizlik burada başlar. Benim gibi düşünmeyen, benden değildir, hatta yaşam hakkı bile yoktur anlayışı, hiç bir zaman toplumlara huzur getirmemiş, zulüm getirmiştir. Zulümde hiçbir zaman baki olmamıştır.
Adaleti, hakkaniyet kuralları içerisinde dağıtan toplumlar, ileri, medeni, çağdaş, gelişmiş, insani değerlere önem veren toplumlardır. Gücün kaynağıdır adalet.
Üzülerek belirtmek gerekir ki, bugün ülkemizdeki yaşanan huzursuzlukların kaynağı, kuralları ve ölçüleri belirli olan adaletin, kendi anlayışımıza göre olmasını ister ona göre kararlar alınmasını bekleriz. Bu olmayınca da adaletsizlikten bahsederiz.
Acaba bu durumda gerçek adaletsizliği kendimiz yapmış olmuyor muyuz? İstediğimiz olmayınca, kitleleri gererek kargaşa ortamı yaratmıyor muyuz? Bunun anlamı da, düşmanlarımıza hizmet etmek değil mi? Hele hele Ülkenizi yabancı ülkelere, adalet yok diye şikayet etmek, o ülkelere ; "Gelin bize adalet dağıtın" diyerek, ülkenizi, bu ülkenin düşmanlarına peş keş çekmiş olmuyor musunuz?"
Gerçek adaleti halkın iradesi belirler. Bu anlamda sandık yani seçimler en büyük hakemdir. Bir yerde adaletsizlik mi var? Halka bunu bıkmadan usanmadan anlatırsınız, sonrada sandıkta adaleti sağlarsınız. Birilerinden medet ummak, destek beklemek halka yapılan en büyük adaletsizlik değil mi? Ülkenizin düşmanları bu ülkenin temeline dinamit koyarken susacaksınız , sonrada işlenilen suçun cezası henüz netleşmemişken ayağa kalkacaksınız. Asıl adaletsizliği siz yapmış olmuyor musunuz?
Adaletsizliği sorgulamak bizlerin en tabi görevleri olmalı. Yanlışı her kim yaparsa yapsın, karşısında durmak, adil olmaya zorlamak, adil, ilkeli, insani değerlere özümsemiş insanların karakteridir.
Unutmayalım, hakkın ve hukukun sağlamış olduğu adalet herkese lazımdır.
Adaletsizliğe, haksızlığa uğradığımıza inanıyorsak, bunun mücadelesinin yeri, toplumu kaosa sürükleyerek, kargaşa yaratmak değil, hukuk kuralları içerisinde mücadele etmektir.
YAKLAŞAN KADİR GECESİNİZ VE RAMAZAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN. SAĞLIKLA, HUZURLA NİCE BAYRAMLARA ERİŞMENİZ SELAM VE DUASI İLE...
İsmet Taş
İç Anadolu Birliği Genel Başkanı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.