Acımızı paylaşanlar ve acımız üzerinden hesap yapanlar
Ülkemiz iki büyük depremle sarsıldı. Bu büyük depremler ve artçıları on şehrimizde yaklaşık 14 ila 16 milyon arasında insanı doğrudan bütün Türkiye’yi ise dolaylı yoldan etkiledi. Herkes elinden geleni yapmak için seferber oldu ancak yıkımın büyüklüğü karşısında bu samimi çabaların yapabilecekleri maalesef oldukça sınırlı…
Milletimizin her ferdi elinden geleni yapmaya çalıştı. Kimileri ilk günden beri deprem bölgesinde cansiperane çalıştı kimileri ise kefen parasını bağışladı. Kars’ta yaşayan 70 yaşındaki Sarıgül Kaçan teyzemiz gibileri ise düvesini satıp bağışladı hatta bu davranışından ötürü kendisine hediye edilen yeni düveyi de sattı ve depremzedelere bağışladı. Allah bu milletten razı olsun…
Aziz milletimizin bu samimi desteklerine rağmen bazı şerefsizler de yok değİl. İlk günden beri yağmacıları konuşuyoruz ama asıl yağma yapanları es geçiyoruz. Mesela Elazığ gibi afet bölgesinin civarında yer alan illerimizde birden kiraların dört hatta beş kart arttırılmasına yeterince tepki göstermiyoruz. Otogar’da bir tostu 100 TL’ye, yol üzerinde ise bir bardak çorbaya 25 TL’ye satan ahlaksızlara hak ettiği cezayı kesmek için kapılarını çalmıyoruz. Bölgedeki insanımızın acısı üzerinden siyasi hesap peşinde koşan, devletimize iftira atmaktan çekinmeyen insanları ise tamamen es geçiyoruz.
Yağmacılık yapan, milletimizin bu zor zamanlarında fırsatçılık yapmaya çalışan herkes açık bir şekilde bu millete düşmandır ve ona göre muamele görmelidir. Bu tiplere karşı her türlü “merdivenden düşme” hadisesini canı gönülden destekliyorum. Ancak üç beş hırsızla uğraşırken esas yağmacıları gözden kaçırmamalı ve onlara da aynı tarifeyi ivedilikle uygulamalıyız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyük bir devlettir. Bugünleri de elbet atlatacağız, ne kadar derin olursa olsun yaralarımızı da elbet bir gün saracağız ama bu büyük milletin acısı üzerinden siyasi hesap yapanları da unutmayacağız. Suskunuz, herkese gerektiği cevabı vermiyoruz çünkü bölgedeki insanlarımızın acısını paylaşıyoruz ancak bu suskunluğumuz unutacağımız anlamına gelmez. Yeri ve zamanı geldiğinde fitneciler ve bozguncuların akıbeti de yağmacılardan farklı olmayacaktır.