Acı itiraf
Bilmiyorum daha önce kulağınıza çalındı mı, “Algoritm Ankara” diye meşhur bir proje var. Valilik koordinatörlüğünde HAVELSAN, Ankara Üniversitesi ve ODTÜ Teknokent gibi itibarlı kurumların ortaklığında, 9. sınıf öğrencilerine daha üniversiteye geçmeden yazılım eğitimi veriliyor.
Projeye Türkiye’nin dört bir yanından pek çok öğrenci başvuruyor. Aralarından en seçkin olanlar eğitim almaya hak kazanıyor.
Geçenlerde bu projenin ikinci yıl dönümüne özel HAVELSAN’ın Mustafa Kemal Mahallesindeki merkezinde bir toplantı gerçekleştirildi. Ben de İlk Sayfa’yı temsilen basın bölümünden etkinliği yerinde takip ettim.
Açılış konuşmaları kapsamında kürsüye gelen Ankara Valisi Vasip Şahin proje kapsamında 1,5 yılda aldıkları sonuçların kendilerini ümitlendirdiğini söyledi. Şahin, algoritma kavramının kendisine uzak olduğunu ve teknik yorum yapamayacağını belirttikten sonra yazılım teknolojilerinin gelecekte nerelere varabileceği hakkında görüşlerini bildirdi.
Arkadan gelen genç neslin, içinde bulunduğumuz bilgisayar çağına çok iyi hazırlanması gerektiğini vurguladı.
Şimdi gelelim benim asıl anlatmak istediğim konuya...
Vali Vasip Şahin’in ardından HAVELSAN Genel Müdürü Dr. Mehmet Akif Nacar misafilere seslendi. Doktorasını bilgisayar mühendisliği bölümünde yapmış birisi olarak algoritma hakkında bazı yeni gelişmelere değinmek istediğini söyledi.
Nacar’ın anlattıklarından anladığım kadarıyla, Türkiye geçtiğimiz yıl büyük uğraşlar sonucunda bir parmak izi algoritması geliştirmiş ve dünyada bunu kendi imkanları ile başaran yirminci ülke olmuş. Buraya kadar her şey olumlu. Yazılım teknolojilerinde ülkenin yukarı yönlü bir atılım içerisinde olduğu açık, gurur duyuyoruz.
Olumsuz kısım şu, HAVELSAN Genel Müdürü Nacar, geçtiğimiz yıla kadar ülkece belli başlı yabancı ülkelerin programlarını kullandığımızı söyledi.
Gazeteye dönüp etkinliği haberleştireceğim için toplantı esnasında ses kaydı alıyordum. Konuşmasının bir bölümünde Nacar’ın direkt olarak şöyle bir söylemi oldu, “En hassas verilerimiz olan biyometrik verileri belki de farkında olmadan başka ülkelerle paylaşmış oluyorduk”
Meselenin özü, geçtiğimiz 15 yılda malum teknoloji devlerinin akıllı cep telefonlarını kullanan kim varsa parmak izleri çoktan ABD’ye ulaşmış. Bu verilerin gizli servisler ile paylaşıldığını tahmin etmek için güvenlik uzmanı olmaya gerek yok.
Dünya genelinde koca bir neslin parmak izleri egemen devletlerin sistemlerinde kayıt altına alınmış. Çok acı.
Mesajlar üçüncü kişiler ile paylaşılmasın diye ne mücadeleler verildi. Biyometrik verilerin yanında kişisel mesajların ağırlığı ne ki?
Bu tarafı gören yok mu?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.