ABDULLAH GÜL İLE 12 YIL MI?
Bu konuda bir yazı yazmam gerekli miydi? İfadelerim her hangi bir kişiyi incitir miydi? Devletimize zeval gelmesin ifadesindeki hassasiyeti es mi geçiyorum… Bu konuları detaylı düşündükten sonra boynumun borcu diyebiliyorum.
Malum bir kitap son zamanlarda Türkiye gündemine oturdu. Öyle bir oturuş ki hükümetin kurulması bu kitaba verilen tepkilerden daha etkili değildi…
Ahmet Seven Abdullah Gül ile 12 yılını kaleme almış. Aslında kitabın tanıtımı yapıldığında güzel bir fikir kanısındaydım. Bir anı niteliği taşıyan bu kitabı elime aldığımda 12 yılın özeti 199 sayfayla yapılmaya çalışılmış olması, yazılması gerektiği için apar topar kaleme alınmış, akılda kalan konular kullanılarak verilmek istenen mesaj verilmeye çalışılmış diyebiliyorsunuz.
Peki bir danışmanın Türkiye’nin bir numaralı isimlerinden olan bir kişiyi bu denli anlatması, halkın tanıdığı bu kişiyi danışmanın gözüyle daha da nasıl farklılaştırabiliriz mesajı mıydı, lakin beyefendiliğini sevdiğimiz bu liderin kurmuş olduğu partisine karşı olan hassasiyetini de bilen bilmektedir. Sırf ifade özgürlüğü var diye bir kişinin mahremine bu kadar girilmemeli kanısındayım. Bu yazıyı sadece bir edebiyatçı, bir gazeteci ya da bir danışman olduğum için kaleme almıyorum. Bu yazının içeriğinde verilmek istenen mesajın zamanlama açısından ve içeriğinde diğer kişilerle sürekli Abdullah Gül’ü karşılaştırma gibi bir eğiliminden dolayı uygun bulmadım.
Ahmet Seven için kitabın diyetini ödeme zamanı başlamış gibi görünse de, ben takdir ettiğim, bir şeyleri yapma gayretinde olan ince düşüncesini de anlaya biliyorum. Abdullah gül acaba yeteri kadar anlaşılmadı mı? Yeteri kadar tanınmadı mı? Onun ruhunun incelikleri bu halkın kiliminden gelenler değil mi? Bir danışman bu konuda en iyisini tabiî ki yapmaya gayret göstermeli ve Ahmet Seven bu mücadeleyi vermiş. Hiçbir beklentiye girmeden…
Bir anneye evladını anlatan danışman ufak bir hata yapmış, unutmamalı ki Bu ülke danışmanlığını yaptığın kişinin anasıdır ve bu ülke senin ifadelerinden daha çok Abdullah Gül’ü de Recep Tayyip Erdoğan’ı da tanımaktadır. Kitabın içeriğine baktığımızda tarihsel geçiş süreçleri ve bir sürecin oluşturulamaması da ciddi bir kopukluğa sebep olmuş. Ben kitabı elime almadan 12 yıl yanındaysa anlatacağı çok şey vardır dedim. Fakat her bir yılı en az 200–300 sayfa olması gereken kitabın topu topuna 200 sayfa olmasına şaşırdım.
Bu kitabın analizini beraber yaptığım Şahin Ali Şen, bana ne anladın sorusunu yönelttiğinde
‘ Bu kitabın zamanlaması manidardır, on yıl sonra ortaya çıkan bir kitap olsaydı, üzerinde yazıldığı gibi ‘anı’ dır derdim. Ama şimdi ortaya çıkması zamanlama açısından çok manidar ve düşündürücü… Basın danışmanı kitapta Recep Tayyip Erdoğan’a rağmen Abdullah Gül işte bu farklılıktadır demeye çalışmış ve Recep Tayyip Erdoğan’ın bütün fikirlerinin zıttı Abdullah Gül’de vardır demek istemiş. Abdullah Gülü naif ve vefalı olarak göstermeye çalışırken, Recep Tayyip Erdoğan’ın sinirli bir yapısının olduğunu, onunla konuşurken dikkat edilmesi gerektiğini anlatmaya çalışmış, kısaca bu kitap bir kitap değil, bu danışmanın kendince bir fikriyse Abdullah Gül’ün siyasete dönüşünün ön mektubudur’
Ama bu bir üst aklın siparişi ise, işte o zaman ciddi bir sorunumuz var demektir. Bu ülkeye mal olmuş iki liderin arasını sürekli soğuk gösterme girişiminin birinci dereceden doğrulandığının kabulüdür ki bu konu çok büyük bir sıkıntıyı beraberinde getirmektedir. Siyasetin son zamanlarda farklı şekillerde şekillenmesinin hemen akabinde böyle bir kitabın ortaya çıkması vebali büyük tahminlerle kişileri karşı karşıya getirecektir. 40 yıldan beri beraber olan iki kardeşin ilişkisini 12 yıllık bir danışmandan dinlemeyi güvenilir ve iyi niyetli de bulmuyorum.
Bu kitabın yazılmasına izin verdim deseydi Sayın Gül, o zaman bugün tutuklu olan gazetecilerin durumunun yanlış olduğunu, paralel konusunun da saçma olduğunu birinci dereceden teyit etmiş olacaktı. Gelecek zaman kipine takılmadan bu konuyu tekrar düşünelim, çok kıymetli Ahmet Sever bu algıyla kimi haklı, kimi haksız çıkarmıştır? Sanırım her gerçeğin her yerde söylenilmeyeceği, her söylenilenin de söylenildi diye doğru olduğu garantilenmemiş olmalı.
Son olarak Abdullah Gül evet çok sevdiğimiz bir insandır, candır, kıymettir, sözdür, edeptir, hayâdır, dostluktur, biraz batı tam doğudur, en önemlisi Recep Tayyip Erdoğan’ın kardeşidir… Araları her ne olursa olsun…
Recep Tayyip Erdoğan vatandır, mazlumlardır, bir ailenin sofrasının misafiridir, Esmaların gözyaşıdır, Suriye’nin, Arakanın duacısıdır, biraz kızgındır, biraz deli kanlıdır, az yaşlanmış olsa da sahada ilk 11 de 90 dakika koşandır, en önemlisi Abdullah Gül’ün kardeşidir… Araları ne olursa olsun…
Ve Ahmet Seven Bir danışmandır…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.