A B D Dost Değil, Potansiyel Düşman
Son iki yüz yıllık tarihimizde üç kelimenin kısaltması üç harf A B D, önemli ve belirleyici bir yer tutmaktadır. Tanzimat’ın ilanından itibaren haçlı tahakkümüne maruz kalan Osmanlı, daha sonra Türkiye, ABD’ni kimi zaman dost, kimi zaman yol gösterici, kimi zaman koruyucu olarak algılamış, bazen “Stratejik müttefik” kabul etmiştir.
Devletlerarasında ilişkilerde karşılıklı yarar esastır. Milletlerarası ilişkilerde bir tarafın menfaati öbür tarafın zararına işlemez ve işletilemez. ABD Türkiye ilişkilerinde ABD’nin menfaati, Türkiye’nin zararı ile sürdürülmüştür. Özellikle DP iktidarı döneminde ABD, mütekabiliyet yerine adeta buyurgan rolü ile ilişkilerini sürdürmüştür.
Özellikle Sovyet Komünizmi tehdidi bahane edilerek Türkiye baskı altında tutulmuştur. Merhum Başbakan Adnan Menderes tarafından konunun anlaşılmasından sonra 27 Mayıs 1960 tarihinde bizzat ABD tarafından tezgâhlanmış ve ordu eliyle kanlı bir hükümet darbesi yaptırılmıştır.
27 Mayıs kanlı darbesinden sonra her on yılda bir ihtilaller gerçekleştirilmiştir. “Bizimkiler başardı” sözü meşhurdur ve tarihin sayfaları arasında yer almaktadır.
2002 yılına gelinceye kadar hükûmetler halkın talep ve istekleri doğrultusunda değil, ABD’nin direktifleri doğrultusunda dış politikalarını sürdürmüşlerdir. ABD ise Türkiye’yi sömürge bir eyalet statüsünde görmüş ve ilişkiler sürerek bugüne gelmiştir. NATO çerçevesinde sürdürülen ilişkilerde bile Türkiye sürekli bir hak gaspına maruz bırakılmıştır. Kriz dönemlerinde gündemi ABD tavrı belirlemiştir.
Bir gerçek asla göz ardı edilmemelidir. Türkiye’nin başına otuz beş yıl önce sarılan PKK terörünün proje sahibi yine ABD’dir. Başka bir ifade ile PKK ABD’nin, Türkiye’yi bölmek, parçalamak için kullandığı taşeron bir terör örgütüdür. Barış Gönüllüleri eliyle ekilen bölücülük tohumları kanla beslenerek bugünlere gelmiştir. ABD güttüğü politikaları ve milletlerarası siyasi ilişkilerinde, samimiyet, mertlik ve dürüstlüğün izine rastlanmaz. Çünkü ABD bir taraftan İsrail’in sömürgeliği görevini yaparken, öbür taraftan tamamen kilise emrindeki İngiliz istihbaratının projelerini uygulamaktadır.
Yeni bir seçim sathı mailine girildiği bu günlerde bile Türkiye’de seçim sonuçlarını etkileyecek gündemi ABD belirlemektedir. ABD’nin şefkat (!) kanatları altına sığınmış bulunan Fethullah Gülen, öteki yaygın ve bilinen adıyla paralel yapı bir ABD Projesi olarak inatla ve ısrarla ayakta tutulmağa çalışılmaktadır.
İki yıldan beri paralel yapı eliyle son derece çirkin, çok yüzlü sistematik bir kampanya sürdürülmektedir. Kampanyanın amacı mevcut iktidarı uzaklaştırmak ve İsrail başta olmak üzere ABD’ye azat kabul etmez kapı kulu bir idare tesis etmektir.
ABD ve İngiliz ortak yapımı paralel yapı, saf ve masum insanların önce gönüllerini çeldi, himmet adına paralarını gasp etti, insanları iğfal etti. Çökmek üzere bile mübarek, muazzez, mukaddes kavramlar şerlerine alet edilmektedir. Banka bir faiz müessesesidir. Himmet paraları ile tesis edilen bankanın kirli yüzü ortaya çıkınca çırpınmaya başladılar. Çöküş döneminde saf ve berrak iman sahiplerinin ellerine Kur’an-ı Kerimleri, gevşenleri tutuşturarak bankanın önünde gösteriye gönderdiler.
Paralel yapı bir ABD projesidir. Amacı İslâm’ı alet ederek ülkeyi bölmek ve parçalamaktır. O bakımdan Türkiye paralel yapı ile mücadele ederken bir taraftan da mütekabiliyet esasları göz önünde bulundurularak ABD’ye karşı çok yönlü politikalar geliştirmelidir. ABD’nin Pansilvanyası varsa Türkiye’de de bir benzeri geliştirilmeli ve karşı konulmalıdır.
ABD, Türkiye için dost değil potansiyel düşmandır. ABD, dost ülke olduğunu ispatlamak istiyorsa seçimler öncesi, lanetüllahi aleyh Apo’ya yaptığı gibi himayesine aldığı Fetullah hocasını paketler ve Türkiye’ye iade eder. Bu yapılmadığı sürece ABD’den dost değil, düşman bir ülke olarak bahsedilecektir.
Büyük şeytandan böylesine bir hareket beklenebilir mi? Şeytanın ne yapacağı belli olmaz.
G Ü N Ü N H İ K M E T İ
“Ey İmana ermiş olanlar! Allah’a kendinizi tam olarak teslim edin ve şeytanın ardından gitmeyin, zira o sizin apaçık düşmanınızdır.” Kur’an-ı Kerim, Bakara 208
Muhammed Esed Meali
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.