21. yüzyıl toplumları ve devlet anlayışı
Devlet ve birey üzerine yazdığım yazılarda bugün günümüz toplumunu ve devlet anlayışı üzerine fikirlerimi söyleyeceğim.
Başlamadan şunu söylemekte fayda var, bu konu üzerine fikirlerimi söylerken birey olarak insanın temel ihtiyaçlarından bahsetmeyeceğim. Özellikle, 21. Yüzyıl toplumunun devlet anlayışı, devlet kavramı karşısında ki tavrını ve devletten beklentilerini ele alacağız. Bireyi, aksiyona başlatan biyolojik, psikolojik ve sosyolojik motifler ile insan gruplarını harekete geçiren dinamikler de konumuzun dışında kalacaktır.
“21. yüzyıl toplumları”, kavramı ile de sanayileşmiş, nüfusu hacimce ve yoğunlukça artmış, eğitim seviyesi yükselmiş ve sosyal ilişkileri karmaşık duruma gelmiş grupları kastetmekteyiz. Bu durumdaki milletlerin, devlet anlayışını, devlet karşısındaki tavrını ve devletten beklediklerini kısaca izah etmeye çalışacağız.
21. yüzyıl toplumları, her ne kadar kitle hareketlerine önem veriyorsa da, gerçekte yalnız adamalarla doludur. Orada yaşayan insanlar, toplumun gürültüsü içinde ve egoları ile baş başadır. Toplum bağları zayıflamış olmakla birlikte, kendi dert ve meselelerini yaşayan ve paylaşan, diğer insanlarla dayanışmaya ve eylem birliğine hayli önem verirler. Bunları sosyal medyadan anlamak, takip etmek ve analizini yapmak, toplumda ki her kesim için çok basittir. Tabi analiz demişken şu analizimi de belirteyim, artık kesin ve net olarak günümüzde ki akım “toplumculuk” değil “bireycilik”tir. Son iki asıdır, toplumcu akımlar, toplumların bu çözülme temayülüne (eğilimine) birer reaksiyon olarak doğmuş ve güçlenmiş bulunmaktadır.
21. yüzyıl toplumunun otorite anlayışı da bir hayli farklılaşmıştır. Otorite fikrini, tamamıyla reddeden bir avuç anarşist hariç, genellikle günümüz insanı, yepyeni bir otorite kavramı etrafında birleşmek temayülünü göstermektedir. Çağımız insanı, cemiyetlerin de, bireylerin de, sınıfların da, ailelerin de, kralların da, şahların da, ruhbanların da, partilerin de tahakkümünden şiddetle rahatsız olmaktadır. Diğer taraftan, toplumların ve bireylerin, bir otorite olmaksızın sükûn ve istikrara kavuşamadığını da görmektedir. Günümüz insanı, çeşitli sebeplerle vicdanını kavrayan milli şartlara göre esneyen, âlemşümul bir anayasanın(bkz. https://www.gazeteilksayfa.com/alemsumul-anayasa-2356yy.htm) özlemini duymaktadır. Yani günümüzde milletler, milli tecrübelerine önem vermenin yanında, kolay değişmeyen, çeşitli zaman ve mekânlarda geçerliliğini koruyan, bütün birim ve tabakaları ile insana, gelişme ve yücelme yollarını gösteren kutsal ve mukaddes bir anayasa ihtiyacı ile kıvranmaktadır.
Günümüz insanı, devleti, toplumu bütün birim ve tabakaları ile bağrına basan, her türlü bireyci ve zümreci tahakkümünü (hükmetmeyi) reddeden, bireyi de, toplumu da putlaştırmayan, Allah’ın kullarını sahte mabut ve otoritelere mahkûm etmeyen mukaddes ve manevi prensiplere itaat esası üzerine kurulu, Hak’ka, hukuka, milli iradeye ve bilime dayalı bir otorite görmek ister. Devleti, bir zulüm vasıtası haline getiren birey ve zümrelerden nefret eder. Zaten, insanların en aşağısı, milli, insani ve mukaddes değerlerin paravanasında (yetkisinde), insanları istismara kalkışanlardır. Daha büyük bir alçaklık ise, toplumların özlem ve ihtiyaçlarını istismar ederek bireyci ve zümreci tahakküm (hükmetme) kurmaya yeltenmektir. Bütün tarih boyunca şanlı peygamberler, yüce veliler ve ahlak kahramanları, sahte mabutlar yontan bu gibi zalim ve alçak kadrolarla mücadele ettiler. Beşeriyet, bugün yine bu mukaddes kadroların müşfik ve merhametli kollarına muhtaçtır.
21. yüzyıl insanı, devletinden ve hükümetinden hürriyet, adalet, eşitlik, sosyal adalet, sosyal güvenlik, can, mal ve ırz güvenliği, yardım, şefkat ve himaye görmek istemektedir. Bunların, lafta kalmasını değil, bilfiil gerçekleşmesini beklemektedir. Dağılmaya ve çözülmeye yüz tutan cemiyetinin birlik ve bütünlük içinde mutlu ve müreffeh kılınmasını dilemektedir. Yöneten de, yönetilen de itaat edecekleri mukaddes ve yüce prensiplerde birleşmelerini ümit etmektedir. Bütün ağırlığını ortaya koyarak bunu gerçekleştirme yollarını aramaktadır. Biz insanlığın bu tavrını beğeniyor, alkışlıyor ve her daimde destekliyoruz. Bizim dünya vazifemiz, bütün sahte mabutlar yıkılıncaya kadar mücadele etmektir.
Selametle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.