15 Temmuz ruhu
Bazı günler gerçekten diğer günlere benzemez. Hele ki bir milletin varoluş ruhunu yansıtan nadide günlerin ayrı bir özelliği ve derinliği vardır. 30 Ağustos zafer ruhunu, 29 Ekim cumhuriyet ruhunu, 23 Nisan çocuk ruhunu, 19 Mayıs gençlik ruhunu yansıtır. 15 Temmuz ise iki yıldır bu milletin birlik ve beraberlik ruhunu yansıtmaktadır ve bu ruh ilelebet yaşayacaktır.
Ne riyakârlıklar gördük biz, kimisi FETÖ’cünün dik âlâsı olduğu hâlde demokrasi nöbetlerinde maaile boy gösterdi. Kimisi önüne geleni FETÖ’cü diye ihbar etti. Adil Öksüz’ü arayan ekibin başındaki amir bile FETÖ’cü çıktı. Kimisi FETÖ’ye savaş ilan edip FETÖ’den yargılanan eşinin, dostunun, ahbabının serbest kalması için kırk takla attı. Kimisi siyasi gücünü kullanıp FETÖ borsası kurdu, dönen paradan payını aldı. Daha neler neler…
Bütün bu kaypaklıklara rağmen çok güzel yiğitlik ve kahramanlık öykülerine de tanıklık ettik. Şehit Ömer Halisdemir, cümle 15 Temmuz kahramanlarının hiç şüphesiz pîridir. 15 Temmuz gecesi göğsünü tanklara siper edenler, FETÖ’cü hainlerin yakalanması için tüm imkânlarını ortaya koyanlar, fedakârlıkları medyaya yansımamış adsız kahramanlar ve daha nice vatan sevdalıları, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlık sigortaları olarak tarihe geçtiler. Bütün bu vatan sevdalıların ruhu, 15 Temmuz ruhuna dönüşüp arşın gölgesinde Türk Bayrağı gibi dalgalanacaktır.
Mesele, bundan sonra nasıl bir FETÖ mücadelesi politikası izleneceğidir. Bilindiği üzere Toplumsal Adalet ve Yardımlaşma Derneği (TAY-DER) olarak muhtelif müşkül meseleler için yıllardır siyasal projeler ve çözüm önerileri geliştiriyoruz. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ile birlikte umut dolu yeni bir döneme girerken TAY-DER olarak FETÖ mücadelesine dâir yapılması gerekenler hakkında üç beş kelam etmek isteriz.
• FETÖ’nün esas hedefi İslami manipülasyona, din bozgunculuğuna ve CIA/MOSSAD destekli münafıklık faaliyetlerine cevap verilmelidir. Bilindiği üzere Yahudi ve Hristiyanların cennete girebileceği, üç dinin de hak din olduğu, ibrahimi dinler diye bir ortak din olduğu, dinler arası diyaloğun gerekli olduğu gibi İslam akidesine tamamen zıt birtakım nifak çalışmaları yapıldı. Bu çalışmalara özellikle ilahiyatçı profesör görünümlü kripto fetullahçılar yoğun destek verdi. Hâlâ birçok ilahiyat fakültesinin müfredatında “dinler arası diyalog” diye ders bulunmaktadır. Demek ki FETÖ mücadelesinde bu yön çok ihmal etmiştir. FETÖ’nün din bozgunculuğunu sona erdirmek, attığı nifak tohumlarını kurutmak için karşı doktrinler kuvvetli şekilde ortaya konulmalıdır. Gülen’in alim malim olmadığı, ilkokuldan terk zır cahil olduğu, üstelik FETÖ’nün bir dizi sapıklık ve dalalet içinde boğulduğu açık ve net olarak millete anlatılmalı ve mevcut tespitlerden örnekler verilmelidir. Yanı sıra FETÖ’nün doktrinini savunan ilahiyatçı müptezellere karşı adlî ve ilmî savaş açılmalıdır.
• FETÖ’den derdest edilip de hükümlülük süresi sona erenler ile yeterli delil olmadığı için beraat edenler, TC vatandaşlığından çıkarılmalı ve deport edilmelidir. ABD, İsrail, Almanya, İngiltere gibi ülkeler madem bu kişileri şimdiye kadar besleyip başımıza bela etti; şimdiden sonra da bir zahmet kendileri baksınlar. Bu kişilerin aileleri ise –özellikle çocukları- zorunlu rehabilitasyona tabi tutulmalıdır. Rehabilitasyon süreci sonunda verilecek uzman raporuna göre TC vatandaşı olarak kalıp kalmayacaklarına karar verilmelidir. Zira bu kişiler Devlete karşı pervasız bir kin ve nefretle dolu olan ve vuku bulabilecek yeni atraksiyonlar için pusuda bekleyen tiplerdir.
• İstihbarî yönden yenilenme şarttır. TSK içinde MİT’in etkinliği arttırılmalıdır. Kolluk güçlerinin istihbari faaliyetleri birleştirilmeli ya da tek merkezden kontrol edilmelidir. Emniyet, jandarma ve sahil güvenlik istihbaratı tek elden koordineli şekilde idare edilirse daha başarılı, verimli ve etkin sonuçlar alınır.
• FETÖ gibi karanlık oluşumların fitneci doktrinlerine karşı donanımlı kişiler yetiştirilmeli, bu kişiler eliyle ve tabii istihbarî destek sağlamak suretiyle toplumsal algı faaliyetleri yürütülmelidir.
• FETÖ ile aynı veya benzer sapık doktrinlere sahip diğer oluşumlar için gerekli adlî ve idari tedbirler geciktirilmeden alınmalıdır. Örneğin Yeni Asyacılar Cemaati, Süleymancılar Cemaati, gibi dış mihraklarca kontrol edilen sözde dinî özde şeytanî muhtelif fraksiyonlar kâh dinler arası diyaloğu savunarak, kâh Cumhurbaşkanımıza hakaretler yağdırarak, kâh FETÖ’ye sadakatlarını göstererek ortalığı bulandırmaktadır. Bu bağlamda Hazreti Mevlana’ya ağza alınmayacak hakaretler yağdıran Adnan Hocacılara yapılan son operasyon çok yerinde olmuştur.
• FETÖ ve yukarıda örneklerini verdiğim diğer birtakım mahfillerle sistemli mücadele için Devlet içinde çeşitli uzmanlardan oluşan bir birim teşkil edilmelidir. Bu birimin kamuoyunu mütemadiyen aydınlatma sorumluluğu bulunmalıdır.
Elbette daha eklenecek başkaca faaliyetler de vardır ancak bu saydıklarımın evleviyetle ve ivedilikle göz önünde tutulması gerektiğini düşünüyorum. Bütün bunları yapamazsak, FETÖ mücadelesinde gevşeklik gösterirsek 15 Temmuz ruhunu kaybederiz.
FETÖ’nün ve tüm benzeri şer odaklarının en kısa zamanda tarihe gömülmesi dileğiyle tüm halkımızın 15 Temmuz Milli İrade ve Demokrasi Gününü tebrik ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.