MHP’nin Ankaralı eski milletvekili Şevket Bülent Yahnici,  Anadolu Tarih ve Kültür Değerlerini Anlama Çalıştayı’nda yaptığı konuşmanın bir bölümünde “Ankara aslında (tarihi) zenginlikleri içerisinde boğulmuş ve zenginliklerinin farkında olmayan insanların şehri” ifadelerini kullandı. 

6 milyon Ankaralı olarak değerli büyüğümüzün dediği gibi bu zenginliğimizin farkına çoğumuz varamıyoruz! Pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış bu kadim kentin her bir noktasında tarih yatarken bazılarımız, bilgisizlikten veyahut başka nedenlerden ötürü “Ankara’da gezilecek, görülecek ne var ki?” sorusunu hiç sıkılmadan sorabiliyoruz.

Bir kısmı arkeolojik bir kısmı da doğal olmak üzere 2 bin 400 tane kültür varlığımızın olduğunu bilmeden bu kentin tarihi ve değerleri hakkında yorum yapabilme hakkımızı kendimizde maalesef görebiliyoruz!  

Ankara’nın tarihte pek çok medeniyete ev sahipliği yaptığını, bu kenti 3 farklı devletin Başkent olarak kullandığını, ne zaman yapıldığı tam olarak bilenmeyen Ankara Kalesi’ndeki sırları, Anadolu tarihine ışık tutan Polatlı’daki Gordion’u, Viyana Kuşatması ile başlayan geri çekilmenin Polatlı’daki Sakarya Meydan Muharebesi’nde durduğunu, Ankara’nın Milli Mücadele’nin karargahı ve yeniden dirilişin merkezi olduğunu, İstiklal Marşı’nın bu kentte kaleme alındığını, Hacı Bayram Cami ile Augustus Tapınağı'nın o birbirine omuz veren yaslanmış halini, Roma döneminden kalma tapınak üzerindeki yazılanların: Latin edebiyatının, kültürünün ve alfabesinin en önemli eseri diye bütün dünya literatürüne geçtiğini ve daha nicelerini bilsek belki bu tarih kokan ve şehit kanlarıyla süslenmiş kente bakışımız farklı olur. 

Unutmayalım ki Anadolu tarihi açısından Ankara bir hazinedir. ‘Anadolu’ ifadesini de Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinin Taşlıçay köyünden doğduğunu hatırlayalım. 

Biz bu değerlerimizin ne kadar farkında olur ve değerlerimizi güzel bir şekilde işleyebilirsek bu kente borçlu olduğumuz hakkımızı bir nebze olsun ödeyebiliriz.