Bir elin nesi var iki elin sesi var, Birlikten kuvvet doğar.

Bu atasözleri ve birlikte hareket etmenin önemini vurgulayan daha pek çok atasözü, deyim ve deyişler mevcuttur.

Bizler zaman zaman bu sözlerden feyz alır uyarılara kulak veririz.

Aynı şekilde Allah-ü Teala bizleri yani şu an bin bir türlü fitnenin içine düşmüş, birbirini katletmekten bir an bile ayrılmayan Müslümanları defalarca ayetleriyle uyarmıştır. 

Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız.

Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar. (Al-i İmran Suresi, 103) 

Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah'tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz. (Hucurat Suresi, 10)

Allah'a ve Resul’üne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin.

Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. (Enfal Suresi, 46) 

İnkâr edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur. (Enfal Suresi, 73)

Ve haklarına tecavüz edildiği zaman, birlik olup karşı koyanlardır. (Şura Suresi, 39)

Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak cehd edenleri (mücadele edenleri) sever. (Saff Suresi, 4)

Bu ayetleri okuduktan sonra günümüzdeki Müslüman toplulukları düşünün! Hangisinde huzur, barış, esenlik göreceksiniz, tabi ki hiçbirinde. İslam coğrafyalarında kan ve göz yaşı hakim.

Batı 2. Dünya Savaşı ile yüzleşti o savaşın nedenlerini, savaşın kendisini ve savaşın ortaya çıkardığı sonuçlarla da yüzleşti ve savaşarak değil anlaşarak daha güçlü ve zengin olacaklarının kanısına vardı.

Bizler bu yüzleşmeyi gerçekleştiremedik veya gerçekleştirmemize müsaade etmediler.

Artık Müslümanların içlerine dışarıdan salıverilmiş fitneleri ve içerden kendilerini kemiren beis urlardan kurtulmasının vakti gelmedi mi? İlla topyekûn savaş mı açmaları gerekli bize? 

Efendim bütün bunları anlatmamdaki sebep özellikle son on yıldır çeşitli İslam coğrafyalarında cereyan eden hadiselerden biri olan Yemen’den bahsetmek.

Çeşitli stratejik sebeplerle Suriye’de devam eden savaşın gölgesinde kalmış olsa da.

Bildiğiniz üzere orada da refah seviyesinin düşük olması sebebiyle ortaya çıkan ve 4 yılı aşkın süredir devam eden bir iç savaş var.

İç savaşın her iki tarafı da yine Müslüman ve yine birbirinin kanını akıtmada bir saniye bile tereddüt etmiyor.

Maalesef burada olayın bu kadar uzamasında çatışan gruplara yardım eden İran, Suudi Arabistan ve BAE’nin büyük parmağı var.

Yemen’de İç karışıklıklardan neticesinde mülteci durumuna düşen kişi sayısı 3 milyona ulaşmış durumda.

İngiltere merkezli yardım kuruluşu 'ihtiyatlı tahminlere göre' 2015 yılının Nisan ayından 2018'in Ekim ayına kadar yaklaşık yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybeden 5 yaş altı çocukların sayısının yaklaşık 84 bin 700 olduğunu açıkladı.

Yine Yemen’de maalesef 22 milyon kişi insani yardıma muhtaç.

Yine Arabistan yarımadası içinde bulunan Yemen’de yeraltı kaynağı yok.

Fakat coğrafi konumuyla önemli bir yere sahip.

Aynı yarımada üzerinde bulunan birkaç ülke yeraltı kaynaklarının zenginliği sayesinde lüks içinde yüzerken milyonlarca aç Müslüman kardeşini neden görmezden gelir ve savaşın iyice körüklenmesine ön ayak olur?

Hesap günü geldiğinde bunların bir bir hatırlatılacağı akıllardan ne çabuk çıktı. Kendileri sadece ufacık bir seyahatte milyon dolarları bir çırpıda harcayıverirken Müslüman kardeşinin açlıktan ölüşünü seyretmek ne kadar doğru?

Ya da sırf dünyada israf edilen yiyeceklerin yarısı bile açlıktan ölümleri durdurabilecekken insanlık bunun neresinde? 

Arabistan yarımadasının kaynakları sadece paylaşıldığı zaman bile üstünde yaşayanları ihya etmeye yeter artar bile. Masa başında Batılıların çizdiği sınırlarla birbirinden ayrıymış gibi gösterilen toplulukların aslında kardeşlikten daha uzak bir bağı yok.

Tüm Müslüman coğrafyalarda anlaşmazlık olduğu zaman kendinden bir hakem seçemeyerek yine Batılıların eline düşmekteler ve onların sanki barıştırıyormuş gibi yaparak çatışmanın olduğu yerde nifağın uzun süreli olmasını sağlamaktalar. Artık uyanma ve ayağa kalkma vakti gelmedi mi?

At gözlüklerini çıkarıp, kafaları kaldırma vakti gelmedi mi? Birlikte olup sorunları çözmenin vakti geldi geçiyor. 

Hamd olsun böyle bir ülkede yaşıyoruz. Her türlü sıkıntı ve badirelere rağmen kendinden daha çok karşısındaki mağduru düşünecek kadar gönlü zengin.

Geçen hafta Türkiye Diyanet Vakfı tarafından Cuma günü başlatılan Yemen’e yardım kampanyası gönlü zengin hayırseverlerin destekleriyle katlanmaya devam ediyor.

Umarım yakın zamanda tüm dünyadaki İslam medeniyetleri medeni ve birlikte olmanın bilincine vararak, iç çatışmalardan sıyrılarak huzur ve esenliğin hüküm sürdüğü yerler olur.