YARIYIL TATİLİ İÇİN TAVSİYELER
Yarıyıl tatili ya da moda tabirle sömestir tatili başladı. 22 Ocak’ta tatile giren öğrencilerimiz, 8 Şubat’ta tekrar ders başı yapacaklar. Ülkemizde ilkokul, ortaokul ve liselerde öğrenim gören öğrenciler, karne almanın heyecanını ve yarıyıl tatiline girmenin sevincini yaşadılar. Millî Eğitim Bakanımız Nabi AVCI da öğrencilerin bu heyecan ve sevincine ortak olmak için İstanbul Beykoz’da küçük ve şirin bir ilkokul olan Güzelcehisar İlkokulunda öğrencilere karne verdi.
Bazı şehirlerde tatil sevinci buruktu. Kar tatili nedeniyle bazı şehirlerimizde öğrencilerimiz karne alamadılar. Diyarbakır Bağlar ilçesi Çelebi Eser Ortaokulunda ise karne töreni PKK’lı teröristler tarafından kana bulandı. Okul bahçesine atılan bomba nedeniyle beş öğrencimiz yaralandı. Terör örgütü masum çocukların en güzel gününü kana bulayarak vahşi ve insanlıktan nasibini almamış yüzünü bir kez daha gözler önüne serdi. Bereket, öğrencilerimiz küçük yaralarla olayı atlattılar.
Her şeye rağmen öğrencilerimiz tatile yönelik farklı planlar yapmaya başladılar. Durumu müsait olanlar kış turizminin önemli merkezlerine doğru çoktan yola koyuldular bile. Kimi öğrencilerimiz, dönem boyunca pek fırsat bulamadığı bilgisayar oyunlarının başına otururken fukara semtlerde tatil, karın kapladığı ara sokaklarda küçük bir kaydırak ile kayak yapma keyfine dönüştü.
Öğrencilerimizin tatili bu yıl biraz farklı geçecek. Çünkü Millî Eğitim Bakanımız Nabi AVCI, bu yıl yarıyıl tatilinin tüm zamanını alacak ağır ödevler verilmemesi konusunda öğretmenlerimizi uyardı. Senelerdir öğrenciler, tatilleri dört gözle bekler ama bir dönemin yorgunluğunu ve stresini atlatamadan kendilerini ağır ödevleri tamamlamanın telaşı içinde bulurlardı. Bu dönem öyle olmayacak. Eğitimcilerin ve velilerin bir kısmı öğrencilere ödev verilmemesi konusunda ağır eleştirilerde bulundu.
Yılların alışkanlığını değiştirmek, yüklü ödevler verilmezse öğretilenlerin uçup gideceğine yönelik inanışı bozmak elbette kolay olmayacak. Ancak bir konuda değerli velilerimizi ve sevgili öğretmenlerimizi aydınlatmak isteriz. MEB’in yapmaya çalıştığı şey, öğrencileri tatilde bir boşluğun içine düşürmek değil bilakis tatili öğrencilerin sosyalleştiği, ailesi, arkadaşları ve çevresiyle vakit geçirdiği, hobilerini yapmaya fırsat bulduğu, karın keyfini dolayısıyla çocukluğunu doyasıya yaşadığı, imkân ve fırsat bulabilenlerin tiyatro ve sinemaya gittiği, güzel birkaç kitap okuduğu bir zaman dilimine çevirmek. Hani şu sistemin yarış atı hâline getirdiği, test ve tost çocukları eleştirisiyle hep yakındığınız öğrencilerimiz, hani en güzide üniversitelere Türkiye derecesi ile girip yine dereceyle mezun olmasına rağmen TV’lerdeki bilgi yarışmalarında daha ilk genel kültür sorusunda elenip giden nesil, dedesiyle sohbet edecek, babaannesini ziyaret edip bir mesel dinleyecek, birkaç yöresel kelime ve deyim işitecek bir fırsat bulsa fena mı olur?
Gelin bu yarıyıl tatilini çocuklarımızı tanıdığımız bir tatile çevirelim. Teknoloji çağında bilgisayar, tablet ve televizyondan onları kurtarmaya yönelik boş bir çabanın içine girmek yerine onlarla bilgisayar oyunu oynayalım, beraber güzel programları izleyelim. Güzel bir radyo kanalından şöyle gönüllere tesir eden bir türkü, bir şarkı dinleyip üzerine sohbet edelim, bir saksıya birlikte menekşe dikelim, beraber kardan adam yapalım, bir çocuk kitabının sayfalarını birlikte çevirelim, mutfakta iş birliğiyle yemek pişirelim, hangi konuda ne düşündüğünü soralım ve can kulağıyla dostça dinleyelim, arkadaşlarını tanımak için fırsatlar oluşturalım. Ne dersiniz? Benim ödevlerimi daha ağır bulanların veryansınlarını işitir gibiyim.
Son söz: Çocukların elbette yapacak ödevi çok ödevi var. Ama öğretmenlerin ve ebeveynlerin de ağır bir ödevi var: Çocukların ruhuna ve kalbine yolculuk yapmak, onları tanımak, onlara gerçek bir rehber olabilmek…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.