Geçen hafta yazdığım konuya bu hafta milliyetçi bir gözle devam edeceğim.  Ülke ve halkın içerisinde ki, yabancı ideolojilerden kaynaklı siyasi bloklaşmaya karşı milliyetçi bir bakış sunacağım.  
      Milliyetçi kesim, bu yabancı ideolojilerden kaynaklı oynanan kanlı oyunu fark etmiş, bu siyasi bloklaşma karşısında mustariptirler. Onlar, milli kültüre yabancılaştırılmış kadroların elinden milli mesele ve ihtiyaçlarının daha fazla soysuzlaştırılmasına seyirci kalınamayacağını anlamışlardır. Şu veya bu adla ortaya çıkan, şunu veya bunu savunan tüm yabancı ideolojilere karşıdırlar. Çünkü hiçbir yabancı ideoloji bizi anlayamaz, bizim derdimizi, sevincimizi bilemez ve bizim meselelerimize çözüm sunamaz. Bu yüzden, milliyetçi kadrolar, çağdaş Türk-İslam davasını, kendi öz kaynaklarına dayanarak gerçekleştireceklerdir. Türk-İslam kültür ve medeniyeti bu konuda bitmez ve tükenmez devasa bir hazinedir.
    Türk-İslam neferi, esiri hürriyetine kavuşturmayı ibadet bilen, külfetsiz nimet olmaz, nimetler külfete göredir diyen, Allah ve Resulüne itaat eden, ulu emre, itaati vacip kabul eden, ecdadının çizgisinde yürüyerek sistemini gerçekleştireceklerdir. Hürriyete, adalete,  hakka, hukuka, fırsat ve imkân eşitliğine dayanan ve gücünü ‘Allahtan başka ilah yoktur’ desturundan alan,  milletin iradesine güvenen devlet otoritesini tesis edecektir. Bunun gerçekleştiğini görmek çok büyük saadet olacaktır, kaldı ki, böyle bir ihtimalin gerçekleşmesi ümidi ile savaşmanın bile hazzına doyum olmaz. Belki de insanca yaşamak demek, böyle bir savaşın, mücadelenin içinde bulunmak demektir. Sahabi’nin ve ecdadımızın, cihada ve turana düşkünlüğü buradan geliyor.
     Türk-İslam neferi, devlet adamı olmanın ve devlet iradesine talip olmanın mesuliyetini idrak etmiştir. Bu makam ve mevkide bulunanlar, adil olmak, merhametli olmak zorundadırlar. Mazlumun, ezilmişin, haksızlığa uğrayanın karşısında kadife kadar yumuşak; zalimin, ezenin ve gaddarın karşısında bir demir yumruk kadar sert olmakla yükümlüdür.
    Türk-İslam neferi, sevgili ve şanlı Peygamberimizin şu hadislerini bilerek is yapar: “ Adil bir sultanın, bir günlük adaleti, altmış senelik devamlı ibadetten üstündür”, “Emirlerin (devlet yöneticilerinin) en iyisi sizi seven ve sizin kendisini sevdiğinizdir” Selametle…