Ülkemizde tonla vakıf var, dernek var...
Pek çoğunun ne yaptığı, ne işe yaradığı belirsizdir.
Kağıt üzerinde kuruludurlar.
Adları vardır sadece, kendileri yoktur.
Bunlardan bazıları hele, kimi uyanıklarca kişisel ikballer için kurulmuştur; bu doğrultuda “faaliyette bulunuyor” gibi yapıyorlardır.
Bir iki uyanık bir araya gelip, kendilerine bir çerçeve çizip, o çerçeve içinde kalanların isimlerini ve bu şekilde oluşan genel ismi kullanarak, güç, makam, mevki, çıkar elde etmeye çalışabiliyor. 
Özellikle ileride siyaset düşünen insanlardan, bu yolun vakıf, dernek, sendikalardan geçtiğini düşünenler de yok değil.
Hemen bir dernek, vakıf kurabiliyorlar; olmadı mevcut bir derneğin, vakfın yönetimine girip, kısa yoldan oradan bir güç elde edilmeye çalışılıyor.  
Bu şekilde siyaset yolunda ilerlerken, aslında kağıt üzerinde kalan bu vakıf, dernekler üzerinden “şu kadar oyum var, bu kadar oyum var” iddialarıyla kendilerini pazarlayanlara çokça şahit olmuşunuzdur. 
Adam falanca partiden milletvekili aday adayı, belediye başkanı aday adayı.
Bir saymaya başlıyor; “şu vakfa üyeyim, şu dernekte görevim var…” 

Eeee sonuç?
Bunları boşver de, o vakıf eliyle, dernek eliyle millete bir hizmetin, bir faydan oldu mu, ondan haber ver?
Cevap yok…

Gerçek anlamda hizmet üreten, fayda sağlayan vakıfları, dernekleri zenzih ederek diyorum ki, ülkemizde durum genel itibariyle böyle maalesef. 

Peki vakıflar, dernekler, yani sivil toplum kuruluşları nasıl olmalıdır; neler yapmalıdır?

Derneklerin, vakıfların amacı kurucu bir iki kişi için güç olmaktan mı ibarettir? 

Size bugün Ankara’da faaliyet yürüten gerçek bir vakıftan, gerçek bir sivil toplum örgütünden söz etmek istiyorum.

Tüm bu sorularımızın cevabını bu vakıfta bulabileceğimiz kanaatindeyim çünkü. 

Vakfımızın adı, SERVER.

1991 yılından bu yana faaliyette.

Amacı milli, manevi ve ahlaki değerlere bağlı insan yetiştirmek ve eğitmek, kişiler arasında sevgi ve iş birliğini artırıcı birlik ve beraberliğini temin edici her türlü faaliyette bulunmak. 

Diğer pekçok vakıf da amacını benzer şekilde dillendiriyor olabilir.

Ama önemli olan, SERVER Vakfı’nı farklı kılan işi sözde bırakmayıp, icraata döküyor olması. 

SERVER Vakfı yıllardır sessiz ama derinden, popülizmden, reklamdan uzak bir şekilde bu amaç doğrultusunda son derece hayırlı, faydalı faaliyetlerde bulunuyor. 

SERVER Vakfı’nın Ankara’da Etimesgut ve Sincan olmak üzere 2 de şubesi var.

Bu şubeler de tıpkı genel merkez gibi son derece aktif.

Genel merkezin Çarşamba Sohbetleri örneğin…

Yıllardır haftanın her Çarşamba günü belirlenen konuya uygun bir konuşmacı, katılımcılara sunum yapıyor.
Kitap okumayı sevdirme yarışmaları, gençlere edebiyatı ve hayatı sevdirme çabaları, anma toplantıları, iftar yemekleri ha keza… 

Öyle mütevazi, öyle ölçülü, öyle şeffaf, öyle gerçekçi yürüyor ki tüm bu süreç, etkilenmemek elde değil. 

Özetle demek istiyorum ki, göstermelik değil, sahici herşey. 

Burada samimiyet var, burada özveri var, burada dinimize, değerlerimize; insanlığa küçücük de olsa bir faydamız olur mu gayreti var. 

O yüzden diyorum ki, işte vakıfçılık budur; işte vakıf SERVER’dir. 

Başta Mehmet Ali Bulut ağabey olmak üzere, kurucularından, bugünlere getirenlerden, SERVER’de emeği olan herkesten Allah razı olsun.

Güzel işler, hayırlı hizmetler yapıyorsunuz.
Gören görüyor, bilen biliyor.
Durmak yok, yola devam inşallah.
Yolunuz açık olsun.

KÜÇÜK BİR NOT:

SERVER Vakfı genel merkez faaliyetlerini internet üzerinden canlı olarak izlemek mümkün.
Vakfın internet sitesinden canlı yayın yapılıyor. 
Güzel düşünülmüş.
Ancak burda bir eksiklik var.
Site vakfın yanında biraz zayıf duruyor. 
SERVER’in internet sitesi çok daha güzel, çok daha kullanışlı, ara yüzü daha canlı, daha güncel olmalı.
Yakışanı budur bence.
Kardeşhane bir görüş benimkisi, takdir SERVER’in değerli yöneticilerinindir.