Toplumu ayrıştıran, ifadelerinin içeriğinde bencillik kokan, birilerinin maşası olmayı lütuf olarak görenlerden, yaradılış destanındaki gerçek Müslümana yöneliş bu devlet sınırları içerisinde doğacak olan dirilişle mümkün olacak!

Dünya başını gözünü sallaya dursun, Haçlı Avrupa genlerine uygun olanı er ya da geç kussun son noktayı koyacak olanlara, bu ülkenin esaretinden, tek tip devlet modelinden insanı merkeze alan Cihan devletine dönüşün ayak seslerini duyacaksınız!

Selçuklu- Osmanlı-Türkiye diyerek cümleyi uzatsak ve 1071 den bu yana bu devletin haşhaşileri-ergenekoncuları-paralelcileri içe sirayet etme arzusundayken dualarla alınan bu toprakların gizli sihri ‘duayı’ hesaba katamadılar.

30 yıldır dış güçlerin çıkarlarına hizmet eden, kendilerine Kürt kardeşlerimizi zırh edinip onların temiz kalplerini kirletmeye çalışan, kurgucu imamlarla açtıkları çukurları kutsal bir mücadele olarak inançlara uyarlayan maşaların kin tohumları yeşermedi yeşermeyecek! Tam bu noktada Diyanet İşleri Başkanlığı kontrolüyle şark bölgelerimizde adeta bir örf bir anane haline gelmiş medrese kültürünün devlet eliyle desteklenmesi gerekmekte. Sayısız âlimlerin yetiştiği medrese- dergâh nice âlimlerin yetişmesine sebep olmuş olmaya da devam etmelidir. Bugün şark bölgelerinde ki örf ve töre kuramlarının saygınlığını yitirmeyen tek şahısları medrese âlimleri değil mi? Dini alanda oluşan boşluğu kurgu dinleriyle, sapık inançlarıyla Müslümanlara yutturmaya çalışanlara izin verilmemeli.

Ülkemizin sabit saldırı politikalarına mazur kaldığını biliyoruz.  PKK hortlatsa paralel dinleniyor, paralel hortlarsa PKK dinleniyor. Geçmişte aynı durum Ergenekon için geçerliydi. Yine biri başlarsa diğeri siniyordu. Ergenekon'un Nurgenekon'a dönüştüğü hepimizin malumu.

Peki, yeni arayışlar devam eder mi? Bu devletin eteklerinden çekmek isteyenler 2019 da farklı bir tuzağı bu ülkeye musallat ederler. Bunun adı ihanet çetesi mi olur artık, arkadan hançerleyeler mi bekleyip göreceğiz. Bu ülke o günleri de ne yazık ki görecek!