İsmet TAŞ

İsmet TAŞ

Türkiye’yi Bekleyen En Büyük Tehlike!

Türkiye’yi Bekleyen En Büyük Tehlike!

Bir ülkenin korktuğu en büyük tehlikenin, savaşlar, terörizm, madde bağımlığının yaygın hale gelmesi, ekonomisinin çok kötü durumda olması, açlık, yoksulluk, sefalet gibi nedenler olduğu düşünülür.

Evet bunların hepsi bir ülke için tehlikedir ve mutlaka önlem alınması gereken olaylardır. Öyle ki bunları fiziken görür gereken tedbirleri almanız daha kolaydır.

Ancak bundan daha tehlikelisi bir ülkenin yaşlanmasıdır. Fiziken çok zor görülür, bunun içinde alınacak tedbirler bir o kadar da zordur.

Eskiden genç nüfusumuzla öğünür, kendimizi dünyanın en genç ülkelerinden biri olarak görür ve gururlanırdık. Gerçekten de öyleydi. Örneğin 1935 de yüzde 3,9, 1950 de %3,3, 1970 de %4, 4, 2000 yılında yüzde 5,7 iken bugün bu oran ürkütücü bir şekilde %10,2 ye yükselmiştir.

Peki bu ne anlama geliyor?

Özetleyecek olursak bu durum; işsizliğin artması, kalkınma hızının düşmesi, kişi başına düşen milli gelirin azalması, tüketimin artması, üretimin azalması, temel ihtiyaç maddelerinin karşılanmasının zorlanması, sosyo- ekonomik, sosyo -kültürel ve benzeri problemlerin, sıkıntıların hat safhaya ulaşması, çözümü imkânsız olan sorunların artmasıdır.

Özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin nüfusunun yaşlanması saydığımız nedenlerden dolayı ayrı bir felakettir. En büyük sıkıntı ise bunun farkına ya varılmıyor veya varılsa bile gerekli olan tedbirler zamanında alınmıyor. Bu felaketin bir an evvel önüne geçilmesi gerekti gerçeği görülemiyor.

Yaşlılarımızda ortaya çıkan belli başlı sorunlara baktığımızda; kendisini yaşlılık psikolojisinde gören kişi, çevresi ve ailesi tarafından sevilmediğini, işe yaramadığını, kendisine saygı duyulmadığı gerekçesiyle ya içine kapanıyor toplumdan uzaklaşarak yalnızlık içine düşüyor veya kendilerine yeteri kadar ilgi gösterilmediğini düşünerek pasif kalabiliyorlar. Hayata küsüyorlar, kendilerini başkalarına bağımlı hissediyorlar ve yeterli bakım alamayınca da her türlü hastalığa açık hale geliyorlar.

Yaşlı nüfusun hayat standartlarının düşmesi, isteklerine istediği gibi ulaşamama, ekonomik ve sosyal kaygılar, psikolojik sorunların daha da artmasını sağlamakta bu da ayrı bir sorun yaratmaktadır.

Öncelikle bunların ortadan kaldırılması ülkemizin yaşlanmasının çok daha büyük tehlikeli boyutlara ulaşmaması için acil olarak gerekli her türlü tedbir alınmalıdır.

Yaşlıların gelecek kaygısı taşımalarına engel olunmalı, hayat standartları yükseltilmelidir. Özellikle toplumsal ve ekonomik ihtiyaçlarından, sağlık ve bakım hizmetlerine varıncaya kadar garanti altına alınmalıdır. Bunun sosyal devletin en önemli görevlerinden biri olduğu unutulmamalıdır.

Yaşlanmanın bir tercih değil zorunluluk olduğu akıldan çıkartılmamalıdır. İstisnasız herkesin er veya geç yaşlanacağı kaçınılmaz bir gerçektir.

Sosyal devlet sağlıklı ve aktif yaşlanmayı mutlaka devlet politikası haline getirmeli bu yöndeki çalışmalarına hız vermelidir.

Yaşlı kesimin iş gücü piyasalarında yer almaları sağlanmalıdır. Her yaşlının mutlaka sahip olduğu bilgi, beceri ve tecrübesi, nesiller arası köprü olma görevi özelliği vardır. Sosyal hayatta aktif yer almaları sağlanmalıdır.

Yaşlıların özelliklerine göre atölyeler açılmalı onların iş gücüne katkıda bulunmaları için her türlü çalışmalar yapılmalıdır.

Toplumdan dışlanmak yerine toplumun içinde olmalılar, eğitimden ekonomiye, sanayiden tarıma varıncaya kadar kendi özelliklerine göre istihdam edilmelerine fırsat verilmelidir. Üretime katkıda bulunmak için her türlü imkânın sunulduğu, çocukların ve gençlerin iç içe olduğu yaşlı köyleri kurulmalı, aktif ve sağlıklı yaşlanma politikaları mutlaka hayata geçirilmelidir. Bu kendisini yaşlı hisseden kişilerin hem kendisini daha mutlu ve sağlıklı hissetmesine neden olacak hem de sosyal güvenlik açısından devlete yük olmayacaktır.

Bütün bunlar içinde ülkemizin yöneticileri Türkiye’nin hızlı bir şekilde yaşlanmaya başladığını kabul etmeli, sosyal, ekonomik, kültürel ve eğitim politikalarını buna göre düzenlemelidirler.

Diğer taraftan en etkili bir şekilde ülkenin yaşlanmaması için acilen gerekli tedbirler alınmalıdır.

Örneğin, doğum oranının neden azaldığı araştırılmalı, halkın hayat standartlarının düşmemesi sağlamalı, gelecek kaygıları ortadan kaldırılmalıdır. Doğurganlığın artması için teşvik edici unsurlar acilen devreye sokulmalıdır. Bunun içinde sağılıktan ekonomiye, eğitimden çalışma hayatına varıncaya kadar her şey tekrar gözden geçirilmeli, insanımıza gelecek kaygısını ortadan kaldıracak politikalar devreye sokulmalıdır.

Türkiye için en büyük tehlikenin yaşlanma olduğu asla unutulmamalıdır. Seçime giderken partilerin yaşlı kesim için ciddi politikalarının olmadığı ise ayrı bir felakettir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR