TÜRKİYE'NİN YALNIZLIĞI
"İNANANLAR; YAHUDİLERİ VE HRİSTİYANLARI DOST EDİNMEYİN. ONLAR BİRBİRLERİNİN DOSTUDUR. SİZDEN KİM ONLARLA DOST OLURSA ONLARDAN SAYILIR. ALLAH ZALİM TOPLUMU DOĞRU YOLA İLETMEZ. (MAİDE-51)
Sadece ilahiyatçılar değil, her mi ‘minin görevi Kuran-ı bilmek, ne demek istediğini, verdiği mesajı anlamak zorundadır. Çünkü o öyle bir Kitap’tır ki, bütün zamanlara ve ötesine ışık tutar. Gören gözler, işiten kulaklar olur. Kur'an-ı Kerim, rehberdir, ışıktır, nurdur. Ve yolumuzu aydınlatan güneştir.
Türk Milleti tarih boyunca çeşitli milletlerle ittifaklar yapmıştır, ama asla dost olmamışlardır. Yukarıdaki Ayet-i Kerimenin ne demek istediğini hafızalarından hiç silmemişlerdir. Bilmişler dir ki onlardan asla dost olmaz.
Bugüne baktığımızda, Türkiye, Nato'daki bütün ülkelerle müttefiktir. Hatta bazıları ile biraz daha ileri giderek stratejik ortaktır. Bir adım daha ileri gider, “dost ve müttefik” deyimi kullanılır. Birçokları ile askeri anlamda, birçokları ile de askeri ve ekonomik anlamda müttefiktir.
Ancak uygulamada hiçbir zaman böyle olmamıştır. Hilal ve Haç'ın tarihi kavgası hiçbir zaman bitmemiş, kıyamete kadar da bitmeyecektir. Ortak çıkar ve menfaatlerin olduğu dönemlerde bile, Haç bir yolunu bulup Hilal'i arkadan hançerlemenin yolunu bulmuştur.
Tarih boyunca olduğu gibi, günümüzde de, Hilal'in tek temsilcisi Türkiye'dir. Haç'a göre, Türkiye, her ne şekilde olursa olsun, yok edilmesi, dize getirilmesi gereken bir Ülkedir. Haç'ın dünyayı istilası için bu şarttır.
Yüzyıllarca Osmanlıya diş bileyen Haç'ın temsilcisi Batı, sonunda O'nu dize getirmeyi başardım sanmış, ama Kurtuluş Savaşı sonucunda Türk Milleti'nin küllerinden yeni Türkiye Devleti doğmuştur. O günden bu güne aynı oyun, aynı tezgah bütün hızıyla devam etmektedir.
Çok fazla geriye değil, son bir kaç yıla bakalım. Ülkenin kılcal damarlarına kadar giren Fetö terör örgütünü büyütüp beslemişler, ülkeyi ele geçirecek noktaya getirmişlerdir. 15 Temmuz işgal hareketi başarısızlığa uğrayınca, dost !!! ve müttefik ülkeler !!! timsah göz yaşları ile üzüntülerini ifade etmişler, hemen akabinde, başımıza musallat ettikleri, hamiliğini yaptıkları terör örgütlerinin (Deaş, PKK, YPG, THKP-C vs.) cinayetlerinin ve katliamlarının hız kazanmasını sağlamışlardır. İlginçtir ki, PKK nın kolu olan (ki birçok Avrupa ülkesi PKK yı terör örgütü olarak bile görmüyor)YPG yi terör örgütü olarak görmedikleri gibi en modern silahlarla donatmaktadırlar.
Tam da bu nokta da Türkiye güvenliğini sağlamak maksadıyla, koalisyon güçleri (Batı yani Haç) ile birlikte Deaş'ı yok etmek için Suriye'ye girmek zorunda kalır. (İrili ufaklı onlarca ülke ile birlikte)
Suriye bataklığında giren Türkiye, Özgür Suriye Ordusu ile birlikte hareket ederken, söz vermeleri ve anlaşma yapılmış olmasına rağmen, müttefik dost ülkelerden!!! hiçbir zaman destek görmemiş tam aksine, Türkiye'nin mücadele ettiği terör örgütlerini bazen alenen, bazen de el altın dan desteklemişlerdir. Öyle ki, birlikte yok edeceklerini söyledikleri Deaş'a bile silah yardımı yapılmış, adına da, " yanlışlıkla uçaklar attı" denilmiştir. İkiyüzlülüğün, sahtekârlığın en alçakçası yapılmıştır.
Malum dost ve müttefiklerimiz!!!, bununla da yetinmeyerek, Türkiye, Suriye bataklığında Deaşla gırtlak gırtlağa mücadele ederken, Türkiye' ye karşı başlattıkları ekonomik savaşla, tarihin en zor ekonomik krizini yaşatmaya çalışmışlar, halkın ülkesine sahip çıkması ile başarıya ulaşamamışlardır.
Türkiye koalisyon ülkeleri arasında kara harekatı yapan, şehitler veren tek ülke. Biliyorlar ki Türkiye'nin başına açtıkları belalardan dolayı, Türkiye kendi güvenliği için bunu yapmak zorunda. Türkiye'nin Suriye bataklığından çıkamaması için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar, vermeleri gereken hiçbir desteği vermeyerek sadece seyrediyorlar. Allah Müslümanları ne güzel uyarmış; "... Hıristiyanları ve Yahudileri dost edinmeyin"
Büyük resme baktığımızda şunu görüyoruz. Türkiye; içeride, yedi düvelin (Batı, Haç)taşeronluğunu yapan PKK, THKP-c, Fetö ve Deaş ve yandaş terör örgütleri ile mücadele ediyor, diğer yandan, ekonomik alanda var olma savaşı veriyor, bununla da kalmayıp iç savaş çıkartmak için her fırsatı kollayan provokatörlerin, provokasyonlarına fırsat vermemek için büyük bir uğraş veriyor.
Suriye'de beklediği hiçbir desteği göremeyen Türkiye, o yedi düvelin vekalet savaşlarını veren terör örgütleri ile kıyasıya tek başına mücadele ediyor.
Bittimi? Hayır! Bütün bunların yanı sıra, Ülkemize sığınan veya sığınacak olan mültecilerin hayat standartlarını iyileştirmek için gösterdiği gayret ve Türkiye' yi oldukça zora sokacak suikastlar...
Şimdi kendimize sormamız gereken soru şu; "Bu kadar sıkıntı ve zorluklarla mücadele eden bir ülkenin insanları olarak neler yapmalıyız"?
Hangi etnik veya dini kökene sahip olursak olalım, birliğimizi, dirliğimizi, bozacak hiçbir şeye fırsat vermemek, kardeş olduğumuzu tekrar tekrar hatırlayıp sımsıkı kenetlenmek zorundayız.
Hiçbir siyasi kaygıya kapılmadan, bütün siyasi çıkar ve menfaatlerimizi bir köşeye bırakarak, sadece Türkiye'nin birlik ve beraberliğini, kardeşliğini düşünerek hareket etmeli, doğruların destekleyicisi, yanlışları söylerken veya düzeltirken hassasiyetlerimizi düşünerek davranmalıyız.
Bu topraklarda yaşayan herkes Türkiye sevdalısı olmalı, bu duygu içerisinde hareket etmeliyiz. Düşmana prim verecek her türlü söylem ve davranıştan şiddetle kaçınmalı, söz konusu Vatan olduğunda, gerisi teferruattır deyip, birbirimizle düşmansak bile sımsıkı sarılabilmeliyiz.
Türk'ün, Türk'ten başka dostu olmadığını asla unutulmamalıyız...
Ve Allah (C.C) bize yapmış olduğu ikazı hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız. "... İNANANLAR, YAHUDİLERİ VE HIRİSTİYANLARI DOST EDİNMEYİN. ONLAR BİRBİRLERİNİN DOSTUDUR. SİZDEN KİM ONLARLA DOST OLURSA ONLARDAN SAYILIR. ALLAH ZALİM TOPLUMU DOĞRU YOLA İLETMEZ."
İsmet TAŞ
İç Anadolu Birliği Genel Başkanı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.