Tarihten İlginç Vakıflar
Türkler olarak özellikle Osmanlı döneminde zirve yapmış özelliklerimizdir cesaret, edep ve merhamet.
Ecdadımız, öne çıkan bu özelliklerimizin bir tezahürü olarak, hiçbir karşılık beklemeden çok sayıda hayır kurumunun temelini atmış, bunların varlıklarını sürdürebilmeleri için vakıflar kurmuştur.
Yöneticilerimizden, hayırseverlerimizden, hali vakti yerinde insanlarımızdan tüm birikimlerini bu gibi vakıflara bağışlayanlar olmuştur.
Allah’a yaklaşmak ve insanlığa faydalı olmak samimiyetiyle atılmış olan bu adımlar, Türk vakıflarını dünyada iyiliğin sembollerinden biri haline getirmiştir.
Ecdadımızın farklı ırk ve inanç gruplarınca da “kurtarıcı”, “sığınılacak bir liman” olarak görülmesinde kuşkusuz bu özelliklerimizin büyük payı vardır.
Cesaret, edep ve merhamette peki bugün ne durumdayız? Günümüz vakıfları bu inceliğe, misyon ve vizyona sahip mi? Bu sorunun cevabı noktasında, tarihte kalmış vakıflarımızdan birkaç örnek vererek, takdiri sizlere bırakmak istiyorum:
*Güzel yazı öğreten vakıf
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, 1740 yılında İstanbul’da kurulmuş olan bu vakıf, güzel yazı yazmanın bizde tarihi bir gelenek olduğu gerçeğinden hareketle “Bu yüzden dünyanın en büyük hattatları bizden çıkmıştır. İşte bu yüzden ‘Kur’an Mekke’de indi, Kahire’de okundu, İstanbul’da yazıldı’ sözü meşhur olmuştur” görüşüyle faaliyetlerde bulunup, çok sayıda talebe yetiştirmiştir.
*İsrafı önleyen vakıf
1613’te İstanbul’da kurulmuş olan bu vakıf, sofralardan arta kalan yiyecekleri düzenli olarak toplayıp, vahşi hayvanların yaşadıkları yerlere bırakıyordu.
*Yazları soğuk su dağıtan vakıf (1571)
*Şehit ve Sahabe Türbelerini tamir eden vakıf (1832)
*Fakirlerin vergisini ödeyen kadın vakfı (1708)
Vakıf senedinde “Şehirde vergi ödemekte güçlük çeken ne kadar esnaf varsa hepsinin vergisini ödemek” şartı yazıyordu.
*Yaşlı fakirlere evde bakım hizmeti sunan vakıf (1591)
*Halkın ve yolcuların hayvanlarını sulayan vakıf (1544)
*İnsanları hacca gönderen vakıf (1774)
*Tohum saklayan vakıf (1565)
Mükemmel bir organizasyonla, gıda ve tarım endüstrisi alanında üstün bir hizmet geliştirmeyi başardı; özellikle ipekçiliğimizin gelişmesinde önemli katkılarda bulundu.
*Şehir estetiğini koruyan vakıf (1903)
*Kışın abdest alanlara sıcak su temin eden vakıf (1721)
*İmalathane kuran vakıf (1773)
İstanbul’da kaymak, yoğurt, süt imalathaneleri, mumhane, kükürthane, çinihane, fırın ve şişehane, mengenehane, saçmahane kurdu, insanlara iş sahaları açtı; sanayiye hizmet etti.
*Garipler için hastane kuran vakıf (1841)
*Fakir bekarları evlendiren vakıf (1573)
*İflas eden tüccarlara yardım eden vakıf (1826)
…
Bunlar sadece bir kaçı.
Böyle yüzlerce vakıf kurup, her birini yıllarca yaşatmış ecdat.
Görüyorsunuz değil mi, inceliği, merhameti, iyiliği…
İşte biz böyle bir ecdadın torunlarıyız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.