Tarihe yön veren yiğitler
Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağılı aşı
Bal ile yağ ede bir söz.
Tarihte yüzlerce örneğini gördüğümüz sözler, emirler var. O sözleri emirleri, gözünü kırpmadan yerine getiren kahramanlar var. İşte onlardan biri, Tümgeneral Zekai Aksakallı ve onun koruma subayı, canını imanına ve vatan aşkına şahit kılan, şehit Ömer Halisdemir. Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda o gece yaşananlar, hain saldırıların seyrini değiştiren olaylardan belkide sadece biri. Kahramankazan'da tarlasını kendi elleriyle ateşe veren çiftçimiz. Başkomutanın bir emriyle gözünü kırpmadan şehadete koşan 239 yiğidimiz. Ve o gece evladına;
Hadi yavrum, ben seni bugün için doğurdum.
Hamurunu yiğitlik duygusuyla yoğurdum.
Türk evladı odur ki yurdu olan toprağı,
Ana ırzı bilerek yad ayağı bastırtmaz.
Bir yabancı bayrağı ezan sesi duyulan,
Hiçbir yere astırtmaz.
Git evladım, yıllarca ben oğulsuz kalayım.
Şu yaralı bağrıma, kara taşlar çalayım.
Hadi yavrum, hadi git, ya gazi ol ya şehit.
Hadi yavrum köyüne, nişanlına veda et.
Sabanını, tarlanı, her şeyini feda et.
O silaha sarıl ki böyle günde bir erkek,
Bir dualı demirden başka birşey kullanmaz.
Bunu tutan bir bilek, köleliğin
Uğursuz zincirine uzanmaz.
Git evladım yıllarca ben oğulsuz kalayım.
Şu yaralı bağrıma kara taşlar çalayım.
Hadi yavrum, hadi git ya gazi ol ya şehit.
Hadi yavrum, kendine sende yiğit er dedir.
Büyüdüğün gaziler ocağına can getir.
O cenkleri kazan ki senin büyük Türk adın,
Yedi iklim dört bucak içersine ün salsın.
Beş yüz yıllık ecdadın kabirlerde titreyen,
Kemikleri öç alsın.
Git evladım yıllarca ben oğulsuz kalayım.
Şu yaralı bağrıma, kara taşlar çalayım.
Hadi yavrum hadi git, ya gazi ol ya şehit.
Hadi yavrum bugünde dertli ninen ağlasın.
Ayrılığın oduyla yüreğini dağlasın.
O yaşları saçsın ki, senin aslan göğsünde.
Benim kanlı gözyaşım düşman için kin olsun.
Kara yerin yüzünde ayağının bastığı,
Dağlar beller leş olsun.
diyen, Mehmet Emin YURDAKUL' un duygularına tercüman olduğu, adına yakışır ANADOLU'nun yiğit Anaları var. Tıpkı Çanakkale'de, kurtuluş Savaşı'nda, bedirde, uhutta olduğu gibi, tarih yazanlar, tarihe altın harflerle yazılanlar, bir kez daha tarih yazdılar. Tarihe altın harflerle yazıldılar. Ne farkı var, 101 yıl önce, 17 Mart 1915 te Çanakkale boğaz harbinin seyrini değiştiren emri, Tophaneli Yüzbaşı Hafız Hakkı Bey’e Nusrat Mayın Gemisiyle 23 noktaya yerleştirilen mayınların emrini veren Miralay Cevat Bey’le, Özel Kuvvetler Komutan Tümgeneral Zekai Aksakallı'nın koruma subayı, Başçavuş Ömer Halisdemir'e: "Ömer'im! Sana, vatanımız ve milletimiz adına tarihi bir görev veriyorum. Tuğgeneral Terzi vatan hainidir, isyancıdır. Onu, karargâha girmeden öldür! Bunun sonunda şahadet var. Biliyorsun seninle 20 yıllık beraberliğimiz var. Hakkını helal et." emrini veren ruhla.
Bugün Afrin'de şehit olan evladı gibi şehit olmaya hazır anne babaların ruhu hep aynı ruh. Çanakkale Ruhu. Öldü sandığımız, ümidimizi kaybettiğimiz gençliğimiz.
Asım'ın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek,
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Üzeri tozla kaplanan cevherin, üzerindeki tozlardan kurtulması için ilahi bir nefha; küllenen iman ateşinin üzerindeki külleri savuran bir rüzgardır 15 Temmuz. Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak Türkiye'de. Çünkü 15 Temmuz bir milat. Bir milleti ayakta tutan en büyük gücü, tankları topları susturan, birlik ve beraberliğimizi kazandık 15 Temmuzda.
Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez,
Toplu vurdukça sineler, onu top sindiremez.
Ne kadar da ihtiyacımız vardı, farklılıklarımızı zenginlik olarak görmeye, ortak paydalarda buluşmaya. Aynı geminin yolcuları olan tüm farklılıkların bu toprakların asli unsuru olduğunu kabullenmeye, bir grubun, bir kesimin kendini diğerlerinden daha fazla vatansever görmekten vazgeçmesine. 15 Temmuz'da gördük ki, bu millet, söz konusu vatan olunca gerisi teferruattır diyerek, tüm farklılıklarını bırakıp, aynı safta nasıl birleşiyor.
Tarihte milletler ve devletler için dönüm noktası niteliğinde olan olaylar, anlar, hamleler ve sözler vardır. "One minute!" gibi, Atını denize sürüp; "Ya İstanbul beni alır, ya ben İstanbul'u " diyen Fatih gibi. Umutlar kesilmiş, tabya darmadağın olmuş, arkadaşları şehit olmuşken, son bir hamleyle gücünün üstünde bir gayretle 250 kiloluk bir mermiyi topun ağzına yerleştirip, düşman gemisini vurduğunda, savaşın seyrini değiştiren Seyid Onbaşı gibi. Bir an bile tereddüt yaşamadan adım atmak, karar vermek ne kadar önemli. "Haydi! " deyince bir ses, sağa sola bakmadan "ben varım" demek. İşte o ilk an... Allah Rasûlü (sav): "Gerçek sabır, musibet geldiği andaki tavırdır." derken, işte o ilk âna dikkat çekiyordu. İmanın kıvamıyla olgunlaşmış bir yürek, en kritik anda, yapması gerekeni yapar, atması gereken adımı atar. Sadece Allah rızasını düşünerek. Onun, Allah'a ve Rasûlüne, vatanına, canından aziz bildiği değerlerine bağlılığı her şeyin ve herkesin üzerindedir. Vatanın selameti için, ümmetin birlik ve beraberliği için, gerekirse canı, cananı tereddütsüz feda eder.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.