Yusuf Akoğul

Yusuf Akoğul

Tahammülsüzlük

Tahammülsüzlük

Toplumda sürekli bir uğraş içerisinde olan insanlar, gün geçtikçe birbirlerine katlanamamakta, hoşgörüyle yaklaşamamakta... 

Halk arasına karıştığınızda mutlaka sizin de başınıza gelmiştir. Toplu taşıma aracı kullanırken, sokakta kaldırımda yürürken, bir kuruma girdiğinizde vs. herhangi bir yerde karşılaşmışsınızdır.
Neyden bahsediyorum?

Sizlerin de tahmin edebileceği üzere, günlük yaşantımızda başımıza gelen veya şahitlik ettiğimiz; kırmızı ışıkta beklerken daha yeşil yanmadan veya yanar yanmaz kornaya basmalardan, en ufak gecikme ve hatadaki el kol hareketlerinden, küfürleşmelerden... 

Taksiden inmenizi bile beklemeden bağırıp çağıranlar. Yaya iseniz karşıdan karşıya geçerken yaya geçidi olduğu halde yol verme zahmetinde bulunamayanlar. 10 saniye bile bekleyemeyenler, sadece kendi işinin çok önemli olduğunu öne sürenler...

Daha geçen gün şahit olduğum bir olaydan kısaca bahsedeyim sizlere. Bir toplu taşıma aracındaydım, ilerimde ise orta yaşlarda bir kadın, küçük kızıyla oturuyordu. Daha sonra yaşlı bir adam karşılarına oturdu. Yaşlı adam, küçük kızın kendi halinde oynamasından rahatsız olmuştu ve bağırıp, çağırıyordu. Ee tabi kadıncağız da çocuğunu savundu. Çünkü 4-5 yaşlarında bir çocuktan bahsediyoruz. Kadıncağız savunsa ne fayda karşısındaki kişi algılarını kapattıktan sonra… Etraftaki diğer insanlar da yaşlı adama karşı “karşısındakinin daha çocuk olduğunu, anlayış göstermesi gerektiğini” dile getirseler de bir şey değişmedi. Kendisi rahatsız olduğu için “çocuğuyla yolculuk yapan kadının gerekirse taksiyle gitmesi gerektiğini” söyleyerek kalktı gitti. Bu gibi durumlarla karşılaştığınızda elbette nerede kaldı geçmişimizden gelen nezaketimiz, hoşgörümüz diyorsunuz ama söylenmek, sitem etmek bir şeye fayda sağlamıyor.

Davranışların, yapılanların temelinde insanların birbirine ve topluma karşı olan duyarsızlıkları var. Bunun sebebi olarak ise içinde bulunduğumuz yaşam biçimini, eğitim sistemini, aldığımız aile terbiyesini gösterebiliriz.
Bir bakıma da sevgi eksikliği, samimiyetsizlik diyebiliriz.

Veyahut ezilen insanların başkalarını ezme arzusu da diyebiliriz.

İçinde bulunduğumuz durumu, ruh halini açıklayabilmek için elbette onlarca gerekçe sunabiliriz. 
Ama görmemiz gereken gerçek ‘tahammülsüz’ ve ‘hoşgörüsüz’ bir toplumun daha çok çatışmanın, kutuplaşmanın içine doğru gidiyor olmasıdır. 

Zaman geçtikçe insanlar arasındaki duygusal bağlar kopuyor, insanlar birbirinden uzaklaşıyor, birbirine katlanamıyor. Ülkemizde diğer taraftan da yürütülen siyaset bu sorunu daha da büyüten bir tavır izliyor. Bu tahammülsüz ve hoşgörüsüz yaklaşım ülke sorunlarının çözümünde de aynen uygulanıyor. Bu sorunun üstesinden gelmemiz gerekiyor.

Başarabilir miyiz? İnşallah başarabiliriz, çünkü başarmamız gerekiyor. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR