Şükür ve Gayret
Anayasa kitabının atılması ile bütün kesimlerde bir endişe vardı. Sitelerden Tandoğan’a kadar işçiler yürüyor, açız yardım edin geçinemiyoruz. Senetten başka para görmüyoruz diye Tandoğan’a kadar topluca yürüdüler.
Okullar için için kaynıyor. İnancını yaşamaktan başka bir amacı olmayan kızlarımız okullara alınmıyor. Okula girse derslere alınmıyor. Üniversitelerin önleri okumak isteyen, sırf başörtüsü yüzünden ikna odalarında ağlaya ağlaya başını açmayanlar. Kız çocuklarını okutun dediler. Okumak isteyenler okullara alınmıyor. Polis tarafından iteleye kakalaya uzaklaştırılıyor. Tutuklanıyor. Okumak isteyenler okullara alınmıyor. Polis tarafından iteleye kakalaya uzaklaştırılıyor. Tutuklanıyor. Tek suçları okumak istemeleri. Fakir fukara dayısı tanıdığı olmayan okuyamadı. Durumu iyi olanlar, yurtdışında akrabası olanlar o dönem kızlarını yurt dışında okutmaya başladı.
Mezuniyet törenlerinde birincilerin ödülü verilmiyor. Başı kapalı diye yaka paça dışarı atılıyordu.
Oyun üzerine oyun kuruluyor.
Bir adamla bayan birlikte yakalanıyor. Sayfalar dolusu manşetleri atıldı. Güya dindar hoca bayanla yakalanıyor, ifşa ediliyor gerici kapalı Müslümanlar işte böyle diye inananlarla alay ediliyor. Aşağılanıyordu. Dinde olmayan tezgahlar Müslümanlar bir taraftan İslam adına yapılan mizansene üzülüyor. İslama bu kadar saldırmadan da İslam elden gidecek diye panikliyordu.
Diğer taraftan ellerinde asa üzerleri de cübbeler sarıklı sakallı birileri ortalık toz duman her yerden İslama ve Müslümanların üzerlerine geliyorlardı.
Sırf çocuğunu kurtarmak için okusun diye çocuklarını imam hatiplere göndermeye başladı. Okulumum büyük bir kısmını da kendileri yapmak üzere, buna rağmen imam hatiplerin geleceği kapatıldı. Hakları daraltıldı. Bir dönem imam hatipler de iyice küçüldü. Her yerde ellerinde bayraklarla meydanlarda irticai tehlike var diye inananları vatan için tehlike olduğunu anlatan İstanbul ve Ankara gibi büyük vilayetlerde mitingler yaptılar. Saldırılar çoğaldıkça çoğalıyordu. Hatta 28 Şubat 100 yıl sürecek diye hükümetler yıkılıyor. İstedikleri gibi programlar yapıyorlar. Gazetecileri ve çalışanları vs. herkesi aynı hizaya getirmeye başladılar.
Halkta bir panik oluştu. Hiçbir şey yapmasa bile İslama bir şey yapmaz. İslama Müslümanlarla uğraşmazlar. İslama savaş açmaz, inancıyla o günlerdeki inananlara saldırılar, baskılar, çocuklarının hali İslam hali ne olacak belki bunlar zarar vermez veya belki de sahip çıkar diye o oyunlar, tiyatrolar, baskılar, hapishaneler AK Parti’yi iktidar yaptı.
Bugün de 10 adet devletin elçilerinin bağımsızlığımıza ve iç işlerimize karışmaları ile bu sefer daha büyük oyunların döndüğü ortaya çıktı. Dışarıda hazırlanan içeride sanal dünya dahil, her imkanı kullanarak saldırılar çoğaldı.
Vatanseverler, ülkem bölünmesin, bir beraber tek millet, tek bayrak diyen aydınlar endişelenmeye başladı. 28 Şubat öncesi gibi halk endişeli siyaset sokak dili çok ağırlaştı.
Halk ülkem büyüsün gelişsin ilerleyip muasır medeniyetin üstüne çıkalım diye çırpınıyor, her alanda büyük bir gayret ve çalışma var. Barışı birliği dirliği bozmayanla. Çatışmayan, ayrıştırmayanlar, ötelemeyenler, kucaklayanlar birliğin gönüllüleri ülkemizi seviyor. Vatanımızı seviyoruz. Kavga yerine konuşalım anlatalım barışalım Türkiyeli olalım. Dünyanın en güzel yeri ülkemize sahip çıkalım, kardeş olalım. Yeni bir dünya kuruluyordu. Emperyalist sömürülere karşı huzur ve refahın artması paylaşmanın yaygınlaşması için yeni güzel günleri bekliyoruz. Şikayet değil şükür, tenkit değil gayret bizi bekliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.