Bu başlık bana ait değil. Ama ilk duyduğumda çok beğendim ve hemen telefonumu bırakıp kalemi elime aldım, demeyi çok isterdim. Fakat öyle olmadı. Az çok bir telefon ve sosyal medya bağımlısı olarak, sosyal medyadan çıkıp, her hafta olduğu gibi bugün de telefonun klavyesine iki elimin baş parmaklarıyla acele acele dokunarak, okuduğunuz satırları yazmaya başladım.

Çağımızın hastalıklarının başında internet, sosyal medya ve telefon bağımlılığı ilk sıralarda gelir desem, abartmış olmam herhalde.

Çocuklarımızı, öğrencilerimizi, genç-yaşlı, yediden 70’e hepimizi, neredeyse dünyanın tamamını bağımlılık derecesinde kendine tutsak eden bir hastalık. Hayatımızın her alanına o kadar girdi ki, telefonsuz bir hayat, hayal edemez olduk. Her hangi bir sebeple telefonsuz kaldığımızda, sanki bir boşluğa düşmüş gibi kendimizi çaresiz hissediyoruz. 

Şuan okuduğunuz satırları da size ulaştıran, yazımıza konu olan başlığı da yine telefondan ve sosyal medyadan öğrendik. deyim yerinde mi? Bilmem ama, su gibi, ekmek gibi, adeta hayatın bir parça oldu, İnternet, sosyal medya ve telefon. Okullarda doğru kullanmayı öğrenelim diye Medya Okur Yazarlığı dersimiz bile oldu.

Aslında teknolojik yeniliklerin tamamı, yerli yerinde, ölçülü ve dengeli kullanıldığı zaman hayatımızı kolaylaştıran, her türlü imkanı elimizin altına getiren, ayaklarımızın altına seren, imkanlar silsilesidir.

Ölçü ve denge konusunu genellikle koruyabilen her yaştan ve milletten insan sayısı maalesef çok az. İnsanların hayatını kolaylaştırması gereken teknolojinin nimetleri, nimet olmaktan çıkıp hayatları kuşatıp karartan bir virüse dönüştü adeta. Bu virüsle mücadele etmek için güzel bir adım olması dileğiyle, Gençlik Ve Spor Bakanlığı, Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğünce SOSYAL MEDYADAN SOSYAL MEYDANA sloganıyla yola çıkıp, gençliğe ulaşmaya çalışan, bu hastalıkla mücadele eden herkesi yürekten kutluyorum. Yazımıza başlık olan bu güzel etkinliği Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile birlikte Keçiören Kent Meydanında Sosyal Medyadan Sosyal Meydana çağrısına ev sahipliği yapıp farkındalık oluşturmaya çalışan, Kızılay Keçiören Şubesine ve yetkililerine eğitimciler olarak teşekkür ediyoruz. 

Yediden yetmişe tüm insanlığı, özellikle gençlerimizi ve çocuklarımızı kuşatan bu gönüllü mahkûmiyetin önüne geçmek, teknolojiyi çılgınca tüketip ona esir olan çaresiz nesiller yerine, teknolojiyi üretip yöneten, insanlığın hizmetine sunan bir nesil yetiştirip, geleceğe güvenli adımlarla ilerleyen bir toplum inşa etmek için, millet olarak, topyekûn bir seferberliğe ihtiyacımız var.

Bunun için başarıyı, mutluluğu, sevgiyi, aşkı, heyecanı, özgürlüğü, zenginliği, paylaşmayı sanal alemde arayan çaresiz insanları, bu sahte dünyadan çekip çıkararak, hayatın gerçekleriyle yüzleştirmek ve güzellikleriyle tanıştırmak gerek. Sanal gerçekliğin dışında, hayatın asıl güzelliklerinin gerçek dünyada olduğunu, tüm bu güzelliklerden bîhaber yaşayan “Z kuşağını" hayatın gerçekleriyle tanıştırmanın yollarını aramak gerek.

HAYDİ! SOSYAL MEDYADAN SOSYAL MEYDANA,

SANAL HAYATTAN GERÇEK HAYATA,

SANAL KÖLELİKTEN, BAĞIMLILIKTAN, GERÇEK ÖZGÜRLÜĞE GEÇMEK İÇİN BİR ADIM DA SEN AT !