Sorunların Komşusu
Komşuluk neydi? O açken senin tok yatmamandı. Eskiden mahallelerimizde komşularımız vardı. Akrabalarımızdan daha yakın en küçük sorunda kapısını çaldığımız komşularımız. Türk aile yapısının ve mahalle kültürünün değişmeyen parçası olurdu. Komşun hastaysa ilk sen koşardın yardımcı olurdun. Bir derdi varsa ilk seninle paylaşırdı. Bir şekilde az çok edilip sorun çözülürdü. Evinde güzel bir yemek yapıldığında bir tabakta oraya giderdi. Çünkü koca mahalle aile bilinciyle o bütünlükte yaşardı. Senin evinde pişen güzel bir yemeği ailenin geri kalanıyla paylaşırdın. Komşuluk hakkı vardı. Çocuklar olarak sokakta rahat bir şekilde oynayabilirdik. Güvenliydi herkes birbirini tanırdı. Birbirine sahip çıkardı. Mahallenin çocuğu herkesin çocuğuydu çünkü senin annen orda olmasa bile komşu teyze orda olurdu.
Değişen yaşam şartları mahalle yapısını ve her yerin apartmanlardan oluşması bu kültürü ne yazık ki bitirdi. Belki de iletişim çağında olmamız ve sosyal medya gibi araçlarında etkisi yüzündendir. İletişimin artması insanlarda anlayışın azalmasına ve iletişimsizliğe sebep oldu. Eskiden komşuluğun bu kadar iyi olması bir ihtiyaçtı. Şimdi insanlar istediği çoğu şeye sahip oluyor. Birçok şeye sahip olmak ya da olma ihtimalleri bile bireyleri yalnızlaştırıyor. Alıp-verme, saygı duyma yitiyor. İnsanların birbirine ihtiyaçları da aynı doğrultuda azalıp gidiyor.
Kentleşme komşu kavramını tarihe gömerken beraberinde tahammül, hoşgörü ve sabrı da götürmeye devam ediyor. Kimsenin kimseye iki dakikadan fazla sabır göstermediğine her geçen gün şahitlik ediyoruz. Bırakın komşunun evinde veyahut kendi evimizde az yüksek bir sesin olmasından rahatsız olan insanları, a desek sorun çıkaracak insanlarla nefes alıp vermek zorunda kalıyoruz üstelik tamamen zorunluluktan. Yani komşu abadı hak getire. Komşu bir diğer komşusunun evinin önünden geçerken dahi selam vermiyor varın bu alt yapı içerisinde yetişip büyüyen çocukları siz hesaplayın.
Evet, gelişen teknoloji kentleşme ve yoğun çalışma şartları bizlere çok şey kattı. Ama bir o kadar da bizden aldı götürüyor. Değerlerimizi, kültürümüzü, geleneklerimizi unutup gelişen çağ içerisinde yozlaştırılıyoruz. Nereden geldiğimizi unutuyoruz. X,Y,Z hangi kuşak olursa olsun saygının, yardımlaşmanın ne kadar önemli olduğunun farkında bile değiliz. Şiddetin normalleştirildiği, saygısızlığın had safhalara ulaştığı günlere, aylara ve yıllara kapı aralamaktan öteye geçemiyoruz. Sorunlara çözüm dahi bulamıyoruz. Bencilce, sadece kendi heves ve istekleriyle bütünleşen insanların içerisinde kaldık, kalmaya hatta daha kötüsüne de hazır olmaya başladık.
İnsanlar yalnızlaşmaya alıştı. Komşu demiştik. Apartmanlaşan dünyada komşunun K’sine bile rastlayamıyoruz. Dünün paylaşmayı bilen vicdan sahibi çocuklar bugünün bencil bireyleri oldu. Şuan çoğu mahallelerde komşu otopark kavgası yaptığın ya da oturduğun apartmanın aidat ortağı olmasının ötesine geçemiyor. Sorunların komşusu var, muhabbetin komşusu yok. Gelişen teknoloji ve belki de kolaylaşan yaşam şartları insanların hayatını kolaylaştırıyor gibi görünse de Anadolu insanına özgü birçok değeri bizden alıp götürüyor.