Kavimler göçünün başlamasıyla birlikte Orta Asya’dan gelen Türk akınlarının uğrak noktası, Osmanlı Devleti’nin beş yüz yıl boyunca adaletle, huzurla, barışla yönettiği Orta Doğu’nun kadim toprağı Irak. Türk Tarihi açısından oldukça önemli, halkıyla yüz yıllar boyunca barış ve huzur içerisinde yaşadığımız, günümüzde hala içerisinde milyonlarca Türkmen kardeşimizin yaşadığı bu toprakları ne yazık ki Birinci Dünya Savaşı’nın ardından kaybettik.

İngilizler ile sınır antlaşması yaparken, İngilizler bölgeye dahi gelmeden sınır hattını kağıt üzerinde çizmiştir. Peki bu sınırı nasıl mı çizdiler? Bölgeye gönderdikleri yüzlerce ajanın verdiği bilgiler, gönderdikleri resimler sayesinde çizdiler. Yüzyıllar boyunca birlikte yaşadığımız bölge halkını, Kerkük’ü, Musul’u, Süleymaniye’yi kağıt üzerinde maddi olarak kaybettik. Peki bu cetvelle çizilen sınır onca yılın verdiği kardeşliği, hukuku da mı sildi? Çizilen bu sınır Türkmen diyarı ile gönül bağımızıda mı kopardı?

Irak’ta ki son yıllarda yaşanan gelişmelere baktığımız zaman ne yazık ki çizilen sınır hattı yalnızca kağıt üzerinde kalmamıştır. Irak – İran savaşı, Körfez Savaşı Irak’a ne kazandırmıştır? Türkiye’ye ne kazandırmıştır? Orta Doğu’ya ne kazandırmıştır? Yıllar boyunca Irak hükümeti ile ilişkilerimizi stabil tutmanın, onları Osmanlı Devleti’nin mirasçısı olduğumuza ikna edememenin sıkıntısını hem Irak Devleti hem de Türkiye Cumhuriyeti yaşamıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin etkin rol almadığı Orta Doğu ülkelerinde Amerika cirit atmıştır. Kendi çıkarlarına göre bölgeyi dizayn etmiştir. Yalnızca dizayn etmekle kalmamış Irak’ı fiili olarak işgal etmiş, yüz yıllarca aynı kaderi paylaştığımız kardeşlerimizi katletmiştir. Bunun kazananı Türkiye mi olmuştur, Irak mı?

Bu sebepten değil midir ki Irak’ın toprak bütünlüğünün zarar görmesi, Kuzeyin’de eli kanlı terör örgütünün istediği gibi hareket etmesi? Emperyalist güçlerin bölgenin zenginliklerini kendi malıymış gibi kimseye sormadan alıp götürmesi?

Türkiye Cumhuriyeti için Irak Devleti hem manevi olarak hem de güvenlik açısından çok önemli bir durumdadır. Irak’ın barışı, huzuru, refahı bizim için her zaman kazanç olacaktır. Nitekim son günlerde Irak ile geliştirilen ilişkiler herkesi mutlu etmiştir. Eli kanlı terör örgütüne karşı ortak mücadele başta olmak üzere bir çok konuda önemli antlaşmalar imzalanmıştır. Ayrıca bölgede yaşayan Türkmen kardeşlerimizin de bu görüşmelerde söz sahibi olması hepimizi sevindirmiştir. Nitekim yüzyıllardır o topraklarda yaşayan Türkmen kardeşlerimizin yok sayılmasını asla kabul edemeyiz.

Türkiye Cumhuriyeti Orta Doğu’da her zaman etkin rol oynamak zorundadır. Günümüzde görmekteyiz ki sınırlarımız içerisinde meşru müdafaa yapmamız muhtemel değildir. Komşu ülkelerimizin durumu ortadadır. Onları emperyalist güçlerin kucağına bırakıp ne yapıyorlarsa yapsınlar dememiz asla doğru olmayacaktır. Bölgenin istikrar ve güveni için her zaman siyasi ilişkilerimizi bölgede yüksek tutmalıyız. Bu tüm Orta Doğu için geçerlidir. Her zaman önceliğimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliği ve çıkarları olacaktır.