Filistin toprakları üç büyün din olan İslam, Hristiyanlık ve Yahudilik için kutsal olan Mescid-i Aksa bölgesini içerisinde bulunduran, insanlığın ilk dönemlerinden itibaren hayatın var olduğu, bölgeyi elde etmek isteyenlerin mücadelesini gösterdiği jeopolitik olarak önemli bir bölgedir. Hristiyanlar, Yahudiler ve Müslümanlar bu bölgeye hükmetmek için bir çok mücadele vermiştir.

Yavuz Sultan Selim’in 1516 yılında Mısır seferiyle birlikte bölge Osmanlı topraklarına katılmıştır. Yüzyıllar boyunca kan, gözyaşı ve zulmün eksik olmadığı bu kadim topraklara, Osmanlı Devleti’nin gelmesiyle makus tarihi değişmiştir. Adalet ve merhamet ile yönetilen bu topraklar tarihinin en bereketli, en huzurlu dönemini yaşamıştır. Nitekim Osmanlı Devleti feth ettiği tüm topraklarda bu şekilde hüküm sürmüştür. Bölge halkı hiçbir zaman sömürülmemiş, zulme uğramamıştır.

Osmanlı Devleti zayıflamaya başladığında başta İngilizler olmak üzere bölgeye emperyalist devletler göz dikmiştir. Birinci Dünya Savaşı’ından mağlup ayrılan Osmanlı Devleti maalesef bölgeyi İngilizlere bırakmak zorunda kalmıştır. İngilizler ise bölgede bulunan aşiret liderlerini kandırarak Osmanlı’ya karşı kışkırtmış, devlet kurma vaadiyle bölgede kısa sürede hakimiyetini güçlendirmiştir. Bu tarihten itibaren bölgede yine kan, gözyaşı ve zulüm eksik olmamıştır.

İlerleyen yüzyıl boyunca da bu durum değişmemiştir. Bildiğimiz üzere bölgede bulunan terör devleti İsrail, zorla bölge halkının topraklarını işgal etmekte, topraklarını her geçen gün genişletmektedir. Filistin halkı kendi toprağında zulme hatta soykırıma uğramaktadır. İnsan haklarını ağzından düşürmeyen başta Avrupalı devletler olmak üzere dünya bu soykırıma sessiz kalmaktadır.

Ancak tarih sahnesine çıktığı andan itibaren, konumu ve durumu ne olursa olsun mazluma sahip çıkan, zalimin karşısında duran bir Türk Devleti muhakkak olmuştur. Irkı, dini, mezhebi fark etmeksizin Türk Devleti’nin merhameti her zaman hissettirilmiştir. Nitekim Osmanlı döneminde Fatih Sultan Mehmed, Almanya’da zulme uğrayan Yahudilere kucak açmıştır. II. Beyazıd ise İspanya ve Portekiz’de soykırıma uğrayan Yahudileri Osmanlı topraklarına getirtmiştir. Tarihte bunun bir çok örneğine rastlamamız mümkündür. Türk’ün şefkatli yüreği her zaman mazlumun yanındadır.

Dünya Filistin topraklarında yapılan soykırıma sessiz kalırken, mazluma her zaman kanat geren Türk Devleti bu sefer Türkiye Cumhuriyeti’dir. Hem İslamın sancaktarlığını yapan, hemde Türk’ün gücünü tüm dünyaya gösteren bu mukaddes devlet yine mazlumun yanında olacaktır. Amerikan uşaklarının korkularına, yahudi lobisinin baskılarına boyun eğmeyecektir. Filistin’de yapılan soykırımı, akan kanı, çocukların gözyaşını durduracak tek şey Kubbetü’s Sahra’da dalgalanacak şanlı Türk bayrağıdır.