Hüseyin Çolak

Hüseyin Çolak

Sınanma çağı

Sınanma çağı

Nefret dili, hazımsızlık, ötekileştirme, doyumsuzluk, artı bir hazzı, iddialı olma azgınlığı, sonuca götüren her yol mübah salgını, kaybetme kaygısı, madden kıymetli olanın değerli olduğu algısı, balon egolar, tüketim çılgınlığı, görülme arzusu, teşhir bağımlılığı… Uzayıp gidiyor liste. 

Lat, Hubel, Menat, Uzza yok artık. Yerini yeni tapınaklara ve cilalı putlara bırakıyor eski yontular. Cep telefonu markasından, araç anahtarına, ikamet edilen semtten, alış veriş yapılan mağaza etiketine kadar muhabbet öncesi masanın üstüne çıkarıp koyulan Tanrılar kol geziyor aramızda. 

Güç Tanrısı cüzdan şişkinliği, Süs Tanrısı kozmetik ürünler, Bereket Tanrısı sınırsız kredi kartları, Güzellik Tanrısı fitness salonları, Muhabbet Tanrısı sosyal medya hesapları kuşatıyor çepeçevre evreni, gündemi ve beni Âdemi. 

İbrahim’in putla savaşı ne zaman başladı ise eşzamanlı olarak ateşle de sınavı eşlik etti buna. Yusuf’un güzellikle sınavının ucunda kuyu, zindanla savaşının kıyısında sultanlık, herkesten farklı oluşunun yanı başında Züleyha eşsiz endamı ile bekliyordu.

‘Kasa’ nın, ‘masa’ nın ve ‘nisa’ nın en büyük putlarını oluşturduğu bu çağın ‘sınanma çağı’ diye tanılanması ve tanımlanması zorunlu bir bilgi olarak yerini almak lüksünü barındırıyor kaynak kitaplarda. Bir Mehmet Akif İNAN isyanını arıyor lisanımız yumruğunu çağa karşı sıkarak haykıran;

“Doğ ey güneş erit taştan adamı
Ve kurut taşları diken elleri”

Karun’un kaybettiği efektif değerler sınavını biz de kaybettik, Haman’ ın bürokratik işlemler hiyerarşisine tereddütsüz yenik düştük, Firavun’ un güç okyanusunda hunharca boğulduk,  Bel’am’ ın bilgi putu ile altüst oluşunu iliklerimize kadar tattık.  Biz susadıkça sustuk ama susmadı çağın zarif şairi ve sordu hepimizin yerine Soru İşaretlerinden Biri şiirinde; 

“Bir iki tank çer çöp olmuş gözüne perde
Petrol ya da banker sellerinde boğuluyorsun
Külçe külçe dolar ya da sefalet secden olacak yerde” 
Piramitlerin yerini rezidanslar, azat kabul etmez kölelerin yerini teknoloji bağımlıları, put galerisi tapınakların yerini plazalar dolduruyor hızla. Yeni Azerler tutuyor sokak başlarını, uzaktan kumanda tuşlarını, ekran sayfası sekmelerini, imleç uçlarını… 

Biri güç, diğeri ses ayarı düğmesine aynı anda basarak anlık ekran görüntüsü alan varlıkların ayırdında olmadan yürüyoruz karanlıklar içinde, rotasız gemilerdeki garip bir yolcu gibi. Yöne, yele ve yelkene gereksinim duymayan hayta tayfalar gibi savruluyoruz fırtınalı sularda. 
 
Harbiliğin, yerini spontane sahne sanatçılığına bıraktığı, hasbiliğin, showroom şövalelerinde arzı endam mankenliğine soyunduğu, insanın isyana evrilen öyküsünün ana karakterini üstlenen baş aktörlüğüne göz diktiği çağa tanık oluyoruz tepkisiz, kimliksiz ve kaygısız. Oysa Alman Şair Angelus Silesius’un hiçlik sanatına ve mistik duyarlılığına ne denli ihtiyacı var buzullaşan kalplerimizin;

“Güle dair bir neden yok, gül açar çünkü açar 
Ne gözetir kendini, ne görülmek arzular” 

Bir vurdumduymaz tabaka çepeçevre kaplamış çehreleri. Yağmur arındırmıyor toprağı, saydamlaştırmıyor eski kavimler kadar kararan yüzleri. Kalabalıkların gürültüsü bastırıyor artık mezarlıkların sesini. Debelenen arzın yüzünde “ölüler gibi korkularından soyunan” heykeller, omuzlarımıza çarpa çarpa dolaşıyor aramızda.

“İstek ve arzularını kendisine Rab edineni gördün mü?” (45/23) sorusuna, salonlarının en mutena köşesine kurulu TV izleme koltuğuna sere serpe uzanıp, gönül rahatlığı ile ‘en son aynada gördüm’ diyebilme cesaretini nereden alır ki Âdem’ in çocukları? 

Karanlığı giyinen kentlerin üstüne yoğun bir günah tutkalı yağıyor aralıksız. Nice acılar kanıyor sokaklarda boylu boyunca. Solaryum yanığı tenlerde kaynayan açık yaralar, sağalmıyor yapay merhemlerle. Çare değil hiçbir deva, sızısı dinmeyen acılarımıza zarafet şairinin dizelerinden özge;

“Dünya bir konak bir konuk ölümsüz hayat içre
Geçildikçe hor öpüldükçe soyunur şehvete”

Hüseyin ÇOLAK

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR