Sarıkamış Harekatı tartışmasız bir faciadır. Çeşitli taktik hatalar, elverişsiz hava şartları ve bu elverişsiz hava şartlarına karşı koyabilecek imkanların yokluğundan dolayı yaşanan ve onbinlerce Mehmetçiğin donarak can vermesine sebep olan bu büyük faciayı anmak, unutturmamak her Türk evladının görevidir.

93 Harbi'nde uğradığımız bozgun sonrasında Kars, Ardahan ve Sarıkamış Ruslar tarafından işgal edilmişti. 1. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla 93 Harbi'nde işgal edilen bu toprakları kurtarmak ve Kafkaslar üzerinden Rus işgalindeki Orta Asya'daki Müslüman-Türk halkla irtibat sağlayabilmek için bir harekat planlandı.

Harekat planlandığı üzere 22 Aralık 1914'te başladı ve öncü birliklerimiz Sarıkamış'a girmeyi başardı. Başlarda hazırlıksız yakalanan Rus kuvvetlerine üstünlük kuran kuvvetlerimiz bazı komutanların yaptığı taktik hatalar ve Ruslar'ın hızlı bir şekilde teçhizat ve takviye birlikler yoklamasına imkan veren gelişmiş lojistik ağı yüzünden bozguna uğradılar ve geri çekilmek zorunda kaldılar. Cephede şehit olan askerlerimiz dışında binlerce mehmetçik çetin kış şartlarından dolayı donarak şehit oldu.

Bu harekat sonucunda verdiğimiz şehit sayısı hep tartışma konusu olmuş kimileri tarafından siyasi bir hesaplaşma aracı olarak kullanılmıştır. Harekattan 8 sene sonra 1922 yılında Şerif İlden 90 bin askerin şehit olduğunu iddia etti. Üçüncü Ordu'nun muharip gücünün toplamda 80 bin civarında olduğu o dönemde 90 bin şehit verildiği iddiasının oldukça abartılmış olduğu ve dönemin siyasi şartlarında Enver Paşa'yı karalamak için ortaya atıldığı bir gerçektir. Rus kaynaklarına ve cephedeki komutanların verdikleri rakamlara göre verilen şehit sayısı 30 bin civarlarındadır.

Sarıkamış tam anlamıyla bir faciadır, bozgundur. Anmak ve şehitlerimizin hatırasına sahip çıkmak elbette önemlidir ancak bu acıyı abartılı rakamlar üzerinden okumak, başta Enver Paşa olmak üzere tarihi şahsiyetlerle bir hesaplaşma aracı olarak kullanmak acizliğin ve ucuz tarihçiliğin bir göstergesidir. Tarihte yaşadığımız acılar birilerinin hesaplaşma aracı yahut geçim aracı değil geleceğe emin adımlar atabilmek için ders aldığımız tecrübelerimizdir.