Sanal Dünya
Anne iki yaşındaki çocuğun peşinde dolaşıyor. Gayesi karnını doyurmak.
Annesi telefonu açıyor, youtube’dan çizgi filmini açıp önüne koyduğunda seyrederken seyretmesine engel olmamak şartı ile aralarda yemeği vermeye çalışıyor. Çocuk ne yediğini biliyor, annede o oyunun dalgınlığında ne yedirirse kâr diyor.
Bulaşık varsa, ev işleri varsa vesselam. Yapacağı bir işi varsa çocuğu yüzünden yapması mümkün değil. Devamlı TV’den çizgi film, telefondan, internetten film onları seyrediyor. Onları taklit ediyor, onunla yapılanıyor. Daha sonrasında şifreyi de öğrenince youtube giriyor faydalı faydasız çizgi filmleri seyrediyor. O çizgi filimden öbürüne geçiyor. Çişini söyleyecekse de çizgi filim seyrettiği için altına yapıyor.
Günler günleri kovalıyor. Çocuk normal dünyadan sanal dünyaya geçiyor. Sadece çarşıya, parka gidilecekse zorla bırakıyor. Hala, teyze, dayı, dede, büyük anne ziyaret hasletlerinin yerini çizgi filimler alıyor.
Sanal dünya çocuğu hızla kuşatmaya devam ediyor.
Çocuklarımız internet, çizgi filim, gibi sanal dünyaya hızla koşarken anneden, babadan, aileden gerçek hayattan kopan çocuklar her geçen gün biraz daha sanal aleme gidiyor. Cama teslim olmuş evlatlarımız, etrafından, insanlardan, olaylardan, arkadaşlarından kopuyor. O sanal çukura battıkça batıyor.
Hiç kimseyle paylaşmadığı en sevdiği annesi evde bırakıp işe gittiğinde veya kreşe götürdüğünde o beni terk ediyor diye annesini kaybetmenin çaresizliğini sanal aleme yönelerek doğru yanlış demeden kendini yönlendiren şekillendiren sanal alemin bir parçası olma yolunda hızla ilerliyor.
Her şeye itiraz eden, hırçın bir şeyini kaybetmiş veya elinden alınmış gibi
dünyasındaki her şeyi reddetmeye başlıyor. Yavrularımız elimizin altından kayıyor.
Babası:
- Evladım dersler nasıl bana bir bilgi ver demesinin ardından, baba bir hafta sonra evladıyla karşılaştığında,
- Evladım bir hafta önce sana derslerin ile ilgili bilgi vermeni istemiştim ne oldu? Çocuk,
- Baba ben sana 15 dakika sonra mesaj atmıştım diyor.
Baba, akşam herkesi telefonun başında görünce kendisi de telefondan eşine,
- Bir çay koyabilir misin diye mesaj atıyor.
Gerçek hayattan hızla uzaklaşan bu evlatlarımız yarın hayata atılınca gerçeklerle yüz yüze geldiğinde, panikleyip ne yapacağını bilemeyen insanlar ne yapacak geri döndüğü sanal dünyası iş vermiyor. Karın doyurmuyor ama yeni bir model oluşuyor. Uygulaması olmayan sanal dünyadan yetişmiş garip model.
Ya her şeye tekrar baştan yeni modeller arayacak. Anne, baba öğretmen, arkadaş gibi hangisinden ne olursa. İkincisi ölçüleri olmayan, kriterleri olmayan bu evlat belki özentilere kapılıp uyuşturucuyu seçecek. Ya da hepsini inkar eder, inkarına inanan herkesten şüphelenerek yalnızlaşacak.
Ya da ona cennet vaat eden kurtarıcılar, gel diyecek. Kur’ansız sünnetsiz yeni bir teslimiyet aklını her şeyini kiraya verip tekrar sanal dünyadan bu dünyaya teslim olacak.
Baba zili çalıyor kapıyı açan yok. Paketleri yere koyuyor, kapıyı açıyor, içeri girdiğinde oğlu kanepeye uzanmış telefonla oynuyor.
Baba;
-Oğlum baban geldi karşıla bir yer göster sarıl bir öp,
Çocuk;
-Baba anahtarın var ya, yer diyorsan ben sadece bir kanepede uzanıyorum. Diğerleri boş baba.
Üç şeyden biri amellerimizin kapanmadığı evlatlarımız. Farkında olsak da olmasak ta çocuklarımızı kaybetmek üzereyiz. Geldiğimizde annem diye yürekten bağırarak sarılan, baba hoş geldin deyip yorgunluğumuzu alan, ömrünün sonbaharında dede dede dediğinde dedenin yüreği ağzına geldiği, sımsıkı sarıldığı torunlar.
Yardım eden, dinlendiren evin neşesi sanal dünyada esir. Böyle giderse ruhu alınmış iskeleti kalacak.
Helali, haramı anlatan ebe veya dedeye evlatlarımızın yönünü çeviremezsek o duaları edebi, terbiyeyi öğrendiğimiz yazın cami kurslarının kıymetini bilmez isek, yaşam alanına ezanı, namazı, camiyi, yardımlaşmayı, insanlığı veremezsek sanal dünyanın kuralları ona yön verecek.
En önemlisi sanal dünyaya ürün üretelim onların bu dünyasını biz kuralım. Kahramanlarını biz belirleyelim. Yeni sektör oluşsun eserler üretilsin.
Gençliği en fazla ülke olarak övünüyoruz. Yaşarken yok olmadan üreten emanetlerimizi teslim edeceğimiz hayırlı evlat yetiştirmek için kolları sıvamanın zamanı.
Sanatta, müzikte, sporda, ilimde, ahlakta vesselam lider adam gibi örnek insanı yetiştirmeye mecburuz.
Sadece ülkemizin için değil bize ümit bağlamış ümmet içinde mecburuz.
Okuduğunu anlayan yaşama gayreti olan, örnek model geleceğimizin insanlık mimarlarını, ufuklar çizen neslin yetişmesi için geç kalmamalıyız. Anlamak, anladığını, öğrendiğini uygulayan örnek model olmalı.
Annesi, babası, ebesi, dedesi, atalarıyla gurur duyan evlatlar yetiştirirken, biz de evlatlarımızla gurur duyalım.
Geleceğimizi sağlam nesillere bırakalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.