Piri Reis ve Esrarı
İslam tarihinin yetiştirdiği büyük dahilerden biri de Piri Reis’tir. Amerika’yı gösteren Dünya haritaları dünya meşhur olan Piri Reis, Osmanlı denizcisi, kaptanı ve kartografıdır. Ayrıca Kitab-ı Bahriye adlı denizcilik kitabıyla da meşhurdur.
1465 yılında Karaman’da dünyaya gelen Piri Reisin asıl adı Muhiddin idi. Babası Hacı Ali Mehmed Fatih’in İstanbul’u fethetmesinden sonra evvela İstanbul’a sonra Gelibolu’ya göç etmişti. Piri Reis, Türk denizciliğinin usta isimlerinden olan amcası Kemal Reis’in yanında denizciliği öğrendi.
Osmanlı, yükseliş devri boyunca denizciliğe çok önem vermiştir. II. Bayezid Han Akdeniz’de denizcilik yapan ve korsanlara karşı cihad eden leventleri Osmanlı donanmasında bir araya getirmeyi hedefliyordu. Piri Reis, amcası Kemal Reis ile beraber bu dönemde Osmanlı’nın hizmetine girdi.
1486 yıllarında Endülüs’ün Gırnata şehrinde Latinlerin zulmüne maruz kalan Müslüman halk, Tunus, Mısır ve Osmanlı Devleti’nden yardım istemişlerdi. Bu sırada kemal Reis de Akdeniz’de korsanlarla cihad etmekteydi.
Osmanlı devleti bu sırada Latinler tarafından katledilme tehlikesine maruz kalan Endülüs Müslümanlarının Afrika’ya kaçıp dinlerini ve hayatlarını kurtarmaları için müslüman denizcileri imdada göndermişti. Piri ve Kemal Reisler de bu vazifeyi yerine getiren denizciler arasındaydı.
Piri Reis, uzun yıllar Akdeniz kıyılarında ve çeşitli adalarda korsanlarla mücadele edip üstünlük sağlamışlar, onların denizde ticaret ve hac yolculuğu yapan Müslümanlara yaptıkları zulümlerine mani olmuşlardı. Cezayir, Tunus ve Bona limanlarında kalmışlar, yöre halkının Osmanlıya bağlanmasını da sağlanmışlardı. Piri Reis bu dönemde Kristof Kolomb’un Amerika kıtası hakkındaki bilgilerine ve haritasına da ulaşmıştı. Piri Reis, Osmanlı donanması namına yaptığı deniz savaşlarında da büyük başarılar kazandı.
Amcası Kemal Reis’in bir deniz kazasında hayatını kaybetmesi üzerine Gelibolu’ya dönen Piri Reis, burada bütün bilgilerinden faydalanarak dünya haritasını hazırladı.
Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferini gerçekleştirdiği yıllarda
Osmanlı donanmasının komutanlarından biri de Piri Reis’di. İskenderiye’yi ele geçiren bu donanmadan ayrılan bir filo ile Nil yolundan Kahire’ye giden Piri Reis, buranın da haritasını yapmış ve kitabında bu yerler hakkında hem tarihi, hem coğrafi bilgiler vermiştir.
Yavuz Sultan Selim ile şahsen tanışma fırsatını bulan Piri Reis, daha önceleri hazırladığı dünya haritasını padişaha hediye etmiştir. Mısır seferinden sonra tekrar Gelibolu’ ya dönen Piri Reis burada bilimsel çalışmalarına devam etmiştir.
Kanuni Sultan Süleyman’ın Osmanlı tahtına geçmesinden sonra Rodos’un fethini gerçekleştiren büyük donamada Piri Reis de görev almıştır.
Piri Reis, sadrazam Pargalı İbrahim Paşa ile Mısır yolculuğu sırasında hazırladığı Bahriye kitabı hakkında sadrazama bilgi verme fırsatı bulur. Bu kitabın önemini anlamış olan sadrazam, çalışmalarını geliştirmesini tavsiye eder ve kitabını padişah Kanuni Sultan Süleyman’a takdim etmesine aracı olur.
Piri Reis, denizcilik alanında zamanının en önemli bilim adamları arasında yer aldığı gibi, harita ve kitap hazırlama konusunda da dehasını kanıtlamıştır. Özellikle haritalardaki minyatürize teknik, aynı zamanda onun sanatçı ve bir ölçüde ressamlık yönünü de göstermektedir. Öyle ki, Reis’in bu dehası ve zamanına göre eserlerindeki vizyonu ÜNESCO tarafından takdire şayan bulunmuştur.
Ana dili dışında Rumca, İtalyanca, İspanyolca hatta Portekizce bilen Piri Reis dünya haritasını hazırlarken, bu dillerdeki eserlerden yararlandığını kendisi yazmıştır. Ancak onun haritalarındaki fevkalade özellikler esrarını korumaktadır.
Harita çizerken karşılaşılan zorluklardan birisi, üç boyutun iki boyutlu çizimi esnasında ortaya çıkan çap ve yükseklik ölçülerinin ayarlanmasıdır. Zira o günkü şartlarla bu hesaplamanın yapılabilmesi, fevkalade bir sezgisel güç gerektirmekteydi.
Ortaya konulan eserin bir kısmı, bu günkü pozitif bilimle izah edilmeye çalışılmış olsa da bu çalışmalarda dahi işin gizemi ve büyük ölçüde imkansızlığı itiraf edilmiştir.
Piri Reis’in haritasındaki bir diğer sır ise, haritanın, dünyayı uzaydan göründüğü şekilde göstermesidir. O dönemde helikopter, drone veya uydu görüntüsü gibi hiçbir teknoloji olmadığı hâlde bunun nasıl başarıldığı hala merak konusudur.
Güney Amerika kıtası da onun yaşadığı devirde bu kadar detaylı bilinmiyordu. Acaba bu bölgeler müslümanlar tarafından daha erken devirlerde keşfedilmiş olabilir mi? Yoksa Piri Reis bilmediğimiz bir bilgi aracına mı sahipti? Bu sırlar halen akılları meşgul ediyor.