Osman Gazi
Bugünkü yazımızda sizlere Osman Gazi Han Hazretlerini anlatmaya çalışacağım. Bu seriye, mübareklerin Müslümanca örnek yaşayışını; edebini, adaletini, bugün bizde kaybolmaya yüz tutmuş fakat onların hayatı boyunca edindiği güzel ahlakını aktararak kendimize tutunacak bir dal olması isteğimle ve âcizane torunları kendimin, bu uluların şefaatine nail olma dua ve hevesiyle başladım. Dua buyurun, Rabb’im cennetinde Resulullah’ın (s.a.v) Livanül Hamd sancağı altında bizi buluştursun. (Âmin)
Osmanlı… Büyük cihan devleti; mazlumun, mağdurun, insanlığın yegâne yardımcısı. Zalimlerin; adilerin, pis düşüncelilerin kafasına patlayan tokat. Resulullah’ın (s.a.v) sünnetine sımsıkı sarılmaya çalışan biricik medeniyet incisi. Bereketin, mağfiretin, güzelliklerin çoğu zaman topraklarında zuhur ettiği kutlu devlet. Bu mübarek devletin nur dolu tarih sahifelerinin kapağı, adını vereni, Fahreddin (Dinin övdüğü, diniyle övünen) Osman Gazi Han Hazretleri. Maddi fetihlerinden, madde âleminden çok mana âlemine, derinliklere ineceğiz. Neydi Osman’ı Osman yapan? Bu soruya cevap arayacağız.
Babası Ertuğrul Gazi, biricik mürşidi, kurtarıcısı Şeyh Edebali’nin dizinin dibinde, terbiyesi altında yanmış da yanmış. Oğlu Osman doğmuş, bereket gelmiş Söğüt’e. Koyunlar çifter çifter doğurmuş, toprak bire on vermiş. Hayme Anamız almış Osman’ı karşısına; ‘’Bize uğurunla geldin yiğidim. İnşallah ömrünün sonuna kadar da böyle olursun’’ diye dua buyurmuş. Bereket, Osman’a yağıyor. Osman’dan ziyade Osman’ın açacağı çığırın müjdeleyicisi.
Bey oğluydu amma diğer çocuklardan farkı yok idi. Onların yediğini yer, onlar gibi giyinirdi. Şimdiki devletlülere bakınca ne manzara! Değil mi? İşte Ecdad İşte Edeb! Lakabı ‘Kara Osman Bey’di, cesaret ve kahramanlıkları ona bu lakabı getirmişti. Cesur olduğu kadar adildi. Adil olmadıktan sonra kavganın anlamı mı vardı?
Ertuğrul Bey, oğlu Osman’ı çok sevdiği şeyhi Edebali (k.s) Hazretlerinin manevi terbiyesiyle yetişmesini istiyordu. Osman Gazi, babasının oğluydu. Sık sık Şeyh Edebali’yi (k.s) ziyaret eder, duasını alırdı. Gönlü dara düştükçe soluğu biricik şeyhinin yanına alırdı. Yine günlerden bir gün Şeyh Edebali Hazretlerinin (k.s) evinde misafirdi. Odası gösterildi, müsaade verildi. Anlatılanlara göre odanın duvarında Kuran-ı Kerim asılıdır. Osman Gazi ayağını uzatamaz. Oturduğu yerde uyuyakalır. Bir rüya görür. Rüyasında, Şeyh Edebali’nin (k.s.) göğsünden bir ay zuhur eder, ay giderek hilâl şeklini alır. Hilalin bir ucu kendi göğsüne girer. Şeyhi ile arasında bir fidan çıkar, büyür, büyür ve çınar hâlini alır. Çınarın dalları üç kıtaya yayılır. Milletler gölgesinde yaşar. Her yer gül bahçesine döner. Topraklarda, kubbeler üzerinde Ezan okunur, bülbüller Kuran-ı Azmüşşan’ı tilavet ederler.
Osman Bey, rüyasından uyanmıştı, hemen abdestini aldı. Müsaade istedi ve şeyhinin dizinin dibine oturdu. Rüyasını anlattıkça, Şeyh Edebali (k.s.) gülümsedi. Kalb gözü ile rüyayı yorumladı; ‘’Oğlum! Gâibi ancak Allah bilir. Lâkin gördüğün bu rüyada dolu hayır vardır. Cenab-ı Hakk sana ve soyuna saltanat nasib edecektir. Dünya, oğullarının himayesine girecektir. Benim zürriyetimden bir kız ile evleneceksin. Bu izdivaçtan doğanlar, senin kuracağın ve giderek büyüyecek olan büyük bir devletin başına geçeceklerdir. Bu devlet de Batı’ya doğru genişleyecektir…”
Osman Bey, şeyhinin rüya tabirinden uzun zaman geçmeden, Şeyh Edebali’nin kızı Malhun Hatun ile evlenmiştir. Bu evlilikten sonra beyler Osman Gazi’ye daha çok yakınlaştılar. Birçok rivayete göre Edebali Hazretleri, "evlad-ı rasûl"dendir. Osmanoğulları anne tarafından böyle bir şeref ve şana da nail olmuşlardır. Böylece silsile ile anne tarafından Rasûlullah'a (s.a.v) vasıl olmuşlardır.
Ertuğrul Bey’in vasiyetidir "Bak Oğul! Beni incit, Şeyh Edebali'yi incitme! O bizim aşiretimizin maneviyat güneşidir. Terazisi dirhem şaşmaz! Bana karşı gel, O'na karşı gelme! Bana karşı gelirsen üzülür, incinirim; O'na karşı gelirsen gözlerim sana bakmaz olur, baksa da görmez olur! Sözümüz Edebali için değil, senceğiz içindir! Bu dediklerimi vasiyetim say!" İşte ecdad, işte edeb! Evliyaya saygı, maddi beyliği manevi beylikten aşağı tutuş ve mutlak manevi yükseliş!
Şeyh Edebali (k.s) Hazretlerinin, manevi tasarrufu ile yoğrulmuş yiğit bir kadro. Devlet yönetimi için birtakım nasihatler. Sonuç olarak manevi temelli ve adalet terazili bir devlet. Şeyh Mahmud, Dursun Fakıh, Kasım Karahisari, Şeyh Muhlis Karamani gibi mübareklerin duası altındaki bir beylik, zamanı gelince dünyayı titretecektir. Ne imiş Osman’ı Osman yapan şey? Umarım cevabı alabilmişsinizdir. Fakat bu mana iklimini tarihte es geçen nice gafiller vardır. Siz onlardan olmayın.
Kardeşlerini cihad meydanlarında kaybetti Osman Bey, kendisi de yiğit bir gaziydi. Bizans küffarı ile çetin mücadelelerden sonra gelen müjdeli fetihler, Türkmen beylerinin ilgisini çekiyor, Gaza! Gaza! diyen bir millet, Osman’ın sancağının altına koşuyordu. Yaşlandı Osman Gazi Han Hazretleri, oğlu Orhan’a Bursa’daki gümüşlü kümbeti göstererek; ‘’Beni şol gümüşlü kubbenin altına koyasın! demişti. Gökkubede hoş bir seda bırakanlardan oldu. Dualar ardından sel oldu taştı. Allah’ın rahmeti, mağfireti üzerine olsun Osman Bey! Torununuz edası ile geziniyoruz ama kabrinize varacak yüzümüz yok, affet torunlarını. Elini tutup kurtulduğun mübarekler zincirinin birinde, bir gün size lâyık olabilme duası ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.