ORUÇ VE ORUÇLU KİMSENİN ÖNEMİ
Orucun dinî, ahlâkî, ruhî, sosyal, ekonomik ve eğitim gibi pek çok hikmetleri ve faydaları vardır. Ancak, ibadetler Allah'ın emri olduğu için ve yalnız Allah rızası için yapılır. Orucun hikmet ve faydalarını özetleyecek olursak,
Oruç, Allah'a itaat ve ibadetin alâmetidir: Oruç tutan bir Müslüman, öncelikle Allah'a itaat ve ibadet etmiş olur. Böylece "Takva" sırrına erer. Allah'a teslim olma, Allah'a sığınma ve yalnız Allah'a güvenme; kısaca Allah'a kul olma hazzını tadar. Allah'ın nimetlerine şükretmiş olur. Sınırsız sevaba ulaşır. Bunun içindir ki; oruçla ilgili ayet-i kerimelerin sonunda: "Umulur ki, takvaya ulaşırsınız, umulur ki, şükredersiniz" buyrulmuştur.
Oruç, bedenlerin zekatıdır: Zekatın malı temizlediği gibi, oruç da vücutları temizler. Hadis-i şerif de: "Her şeyin bir zekatı vardır. Bedenin zekatı da oruçtur." buyrulmuştur.
Oruç bedenlerin sıhhat kaynağıdır: Çalışan her varlığın dinlenmeye ihtiyacı olduğu gibi, midenin ve diğer iç organların da dinlenmeye ihtiyacı vardır. Oruç, bu dinlenmeyi sağlamak suretiyle vücut organlarına sıhhat kazandırır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuşlardır: "Oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız."
Oruç nefsi terbiye ederek ahlâkı güzelleştirir: Oruç, nefsanî, şehevî ve şeytanî arzuları kırarak kötülüklere engel olur. Kötülüklerden uzak kalan bir kimsenin de ahlâkı güzelleşmiş olur. Bunun içindir ki, Allah Resulü (s.a.s.) Efendimiz; "Evlenmeye gücü yetmeyen gençlere oruç tutmayı tavsiye etmiştir."
Oruç, ruhlara sabır alışkanlığı kazandırır. Allah sabredenlerle beraberdir ve sabredenleri sever. Oruç, şefkat ve merhamet duygularını geliştirir, oruç tutan bir Müslüman, açlık ve susuzluğun acısını nefsinde tadarak; fakir ve yoksulların halini daha iyi anlamış olur. Böylece fakir ve yoksullara acır ve onlara yardım elini uzatır.
Oruç tutan bir Müslüman yalan, hile, kötü söz ve kötü davranışlardan uzaklaşacaktır. Orucunu bütün varlığı ile ve yalnız Allah rızası için tutacaktır. Yalan, hile, kötü söz ve davranışlar; orucun ruhunu kaybettirdiği gibi, yaratılmışların en üstünü olan insanı, insanlık şerefi ve sıfatından da uzaklaştırır. Gerçek oruç, sahibini kötü fiil ve davranışlardan koruyan oruçtur. Yoksa oruç sadece yemeyi ve içmeyi terk etmek değildir. Müslüman’ın görevi, oruç ibadetini kötülüklere karşı bir kalkan olacak şekilde yerine getirmektir. Müslüman; elini, ayağını, gözünü, kulağını dilini, kalbini ve gönlünü haram olan fiil ve davranışlardan korumalıdır.
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuşlardır: "Biriniz bir gün oruç tutacak olursa kötü söz sarf etmesin, bağırıp çağırmasın. Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa "ben oruçluyum!" desin (ve ona bulaşmasın)."[15]
"Kim kötü söz ve davranışları bırakmazsa, Allah'ın onun yemesini ve içmesini terk etmesine ihtiyacı yoktur."
"Nice oruçlu vardır ki; orucun ona açlıktan başka faydası yoktur..."
O halde, Müslüman orucunu bütün varlığı ile tutacak, İslâmiyet'e uygun olmayan her çeşit davranışlardan uzak olacaktır.
Oruçlu Müslüman, başına gelen belâ ve musibetlere karşı sabredecektir. Sabır, kurtuluşun kaynağıdır. Sabır; felaketleri önler. Sabır, başarının sırrıdır. İlimde, ticarette, savaşta, ibadette sabır, sahibini zafere götürür. Peygamber Efendimiz (s.a.s.): "Oruç, sabrın yarısıdır." buyurmuşlardır.
Oruç, dünya ve ahiret saadetine ulaştırır: Oruç, müminlere Allah'ın rahmet ve mağfiretini kazandırır. Böylece onların dünya ve ahirette saadete erişmelerine vesile olur. Çünkü oruç, bir sabır ve kulluk imtihanıdır. Bu imtihanı başarıyla vererek hakikî anlamda oruç tutabilenler, Allah Teâlâ’nın sevgi ve rızasına ulaşırlar. Cennet'e girmeye de hak kazanmış olurlar. Ne mutlu bu gerçeği kavrayabilenlere.
Hüseyin TAKLACI
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.