Onun Gelişiyle...
20 Nisan 571 unutulmayan ve unutulmayacak olan bir tarih.
Âlemin yeniden can bulduğu kutlu tarih.
Çünkü değişim ve dönüşüm o an başladı. İnsanlık o günü bekliyordu. Beklenen oldu. Özlenen geldi. Ama biraz daha beklemek gerekiyordu. Ve nihayet insanlık asla unutamayacağı bir tarihle daha tanıştı; 27 Ramazan 610. O kutlu Nebinin peygamberlik tacını giydiği, müstesna zaman dilimi.
Karanlığın aydınlığa döndüğü tarih.
Yağmurun yanık toprakla buluştuğu an.
Ve, O’nun geldiği kutlu zaman.
Evet işte o gün, O geldi, O kutlu Nebi geldi.
O’nun (sav) gelişiyle; fırtınalar melteme döndü. Goncalar çiçek oldu. Güller koku verdi. Kâinatın yüzü güldü. Alemler hayat buldu.
O’nun gelişiyle; “semavat-u zemin nura gark oldu.”
O’nun gelişiyle; küfrün beli kırıldı. Gönüller iman nuruyla doldu.
O’nun gelişiyle; insanlık aşağılık bir yaşayıştan kurtulup yükseklerdeki nezih yerini aldı.
O’nun gelişiyle; “hak geldi batıl zail oldu”. Zalim şaşkına döndü. Mazlum sığınacak bir hami buldu. Kimsesizler yalnızlıktan kurtuldu. Haklılar güçlü, haksızlar güçsüz oldu. İnsanlık rahmetle, merhametle buluştu.
O’nun gelişiyle mana öne geçti madde geride kaldı.
O’nun gelişiyle; zalim öldü. Zulüm geberdi. Mazlumların, gariplerin, fakirlerin bükük boyunları doğruldu.
O’nun gelişiyle; küfür ve şirkle kararıp daralan gönüller huzura erdi. İnsanlık aşkla, muhabbetle tanıştı. Fakir zenginle aynı sofrada buluştu. Öksüzün, yetimin başına sıcak bir el değdi. Çocuklar öpülüp koklandı. Kız çocukları gülüp oynayarak yaşama sevincini tattı.
O’nun gelişiyle; insanlık güzel ahlakla tanıştı. Ahlaksızlık kaçacak yer aradı. Fazilet ve erdem gönüllerde taht kurdu.
O’nun gelişiyle; insanlık vefayı, vefalı olmayı öğrendi. Aranıp sorulmayanlar aranır oldu. Değersiz zannedilenler hak ettikleri değeri elde etti. İtilip kakılanlar korunup kollandı.
O’nun gelişiyle; helal ve haram duyarlılığı kök saldı. Haksız kazançtan vazgeçilip helal kazanç peşinde koşuldu.
O’nun gelişiyle; başıboş olduğunu zanneden insanlık yanıldığını fark etti. Yapıp ettiklerinden tek tek hesaba çekileceğini anladı. İyilerin cennete, kötülerin cehenneme gideceğine inanıldı.
O’nun gelişiyle; ölümün yokluk olmayıp, yeni bir hayatın başlangıcı olduğu gerçeği anlaşıldı.
O’nun gelişiyle; dünyanın ahiretin tarlası olduğu, burada ekilenlerin orada biçileceği, kim zerre kadar iyilik yaptıysa mükâfatını alacağı, aynı şekilde kötülük yapanlarında cezasını çekeceği inancı zihinlerde yer etti.
O’nun gelişiyle; gelenek ve göreneğin yerini Ku’ran ve sünnet aldı. Kan davaları sona erdi. Kadınlar hak ettikleri mevkiye ulaştı. Üstünlüğün ancak Allahtan en çok korkana ait olduğu kabullenildi.
O’nun gelişiyle; eşitlik, adalet, hürriyet gibi kavramlar hayatın tam merkezinde yer aldı. İltimas, ayrımcılık ve keyfilik geçerliliğini kaybetti.
O’nun gelişiyle; saflar belli oldu; Musa ile Firavun fark edildi.
O’nun gelişiyle; tevhit hayat buldu, tefrika sona erdi.
O’nun gelişiyle; düşmanlık gitti kardeşlik geldi.
O’nun gelişiyle; Ebubekirler sevindi, Ebu Cehiller kahroldu.
O’nun gelişiyle; Allah’tan başka ilahın olmadığı, huzurunda durulup boyun bükülecek,
korkulacak, inanılıp güvenilecek yegâne varlığın Allah olduğu, yaşatanın, koruyup kollayanın, acıyıp merhamet edenin de yine Allah olduğu bilincine kavuşuldu.
O’nun gelişiyle; varoluş gayesinin Rabbi Rahimi tanımak, O’nu sevmek, sadece O’na kul olmak olduğuna iman edildi. O’nun Habib’ini sevmeden, izinden gitmeden O’na ulaşmanın, sevdiklerinden olmanın mümkün olmadığı şuuruna erildi.
Velhasıl O’nun gelişiyle; insanlık bekleyip durduğu mürşidine, rehberine, kurtarıcısına ve sevgilisine kavuştu.
Hoş geldin Ey sevgili.
Hoş geldin Ey Allahın son elçisi.
Hoş geldin Ey gönüller sultanı efendimiz, sevgili peygamberimiz Muhammed Mustafa
(Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.