Öldüğüm Gün...
Anne bugün benim öldüğüm gün. Ağlamanı, yakarmanı, bağırıp haykırmanı istiyorum. Anne ben bugün öldürüldüm. Nefesin çıktığı kadar, boğazın yırtılana kadar isyan etmeni istiyorum. Bugün bir silahın menzilinde benim küçük gövdem vardı. Bugün benim yumruğum kadar kalbimi bombaladılar. Bugün gözyaşlarıma mayınlar döşendi. Anne ben bugün eve dönemedim. İp atladığım yırtık kumaş parçası köşe başında kaldı. Onu bir bayrak yapıp gökyüzüne doğrultmanı, rüzgara inat sallamanı, güneş gibi, ateş gibi parlamanı istiyorum. Anne bugün benim mezarım oldu üstünde top oynadığımız kara toprak. Bugün kanlı denizlerde boğuldum. Üzerimden tanklar geçti bugün. Anne çığlıklarımı duymadı kimse. Gözyaşlarımı gördüler mi bilmiyorum. Hıçkıra hıçkıra, haykırarak ağlıyordum oysaki.
Ruhumun yanışını öylece durup izlediler. Boğazıma geçirilen iplerden bir de onlar tuttu sanki. Çığlıklarımı susturmak ister gibi, nefesimi durdurdular anne. Ellerime çiviler çaktılar, gözlerimi dağladılar.
Anne ben bugün yaşamıyorum artık. Oysa yaşamak ne demek bilmiyordum daha. Yaşamak ne demek ki? Söylediğin şarkılar bana yaşadığımı hissettirdi hep. Hani içinde dev canavarlar ve kahraman çocukların olduğu masalı anlatırdın geceleri. Ben kendimi o çocuklardan biri olarak hayal ederdim. Yaşamak böyle bir şey miydi? Artık bana şarkı söylemeyecek misin? Masallar yarım kalır mı hiç anne?
Anne bugün benim öldüğüm gün. Bugün gökyüzü bile ağlıyor cansız bedenime. Üzerime damladığını hissediyorum bulutların gözyaşlarının. Öyle ya gökyüzüne de bombalar atıyorlar. Onun da canı benim kadar yanıyor mudur anne? Ne olur kimsenin canı bu kadar yanmasın. Çok acıyor, çok yanıyor canım. Yanıyorum anne! Ağlamanı, yakarmanı, bağırıp haykırmanı istiyorum. Bugün bir kuş daha kanatlarından cehenneme asıldı. Bir daha olmasın. Ne olur, ne olur kimsenin canı bu kadar yanmasın.
Gökyüzü ağlıyor, temizliyor bedenimi. Gözyaşlarıyla kanlı tabloma fırça darbeleri atıyor. Ressam burada bir vahşeti resmetmiş anne. Burada katliam, burada kıyamet var. Kıyamet bu değilse ne? Kıyametten korkan insanların yaşattığı kıyameti yaşıyorum anne. Hepsinin gözlerinde gördüm kıyameti. Korkuları aslında kendilerinde. Ressam onlara dokunmamış, saf kinle boyanmış benlikleri. Yağmura, gökyüzünün kutsal gözyaşlarına, değmez kirli tenleri.
Bugün son kez yem verdim penceremize konan kar beyazı güvercinlere. Korkarım benden başkası önemsemiyor onları. Şimdi ne yapacaklar. Beni çok özlerler mi? Yoksa beni bir tek onlar mı özler anne? Ben onların yaralarını sarmıştım. Keşke onlar da benimkileri sarabilse. Keşke sonsuza kadar arkadaş olabilseydik onlarla. En azından keşke elveda diyebilseydim. Bugün en yakın arkadaşlarıma veda edemedim anne. Onlar da aç kaldı artık. Belki yanıma gelirler. Gelmelerini istesem bencil olur muyum? Ben yalnız kalmaktan çok korkarım anne. Beni tek başıma karanlıklara gömdüler.
Bugün benim öldüğüm gün. Bugün savaşlarda hayatını yitiren binlerce çocuktan birisiyim ben. Bugün oyunları yarım kalan, mayın döşenmiş tarlalarda seksek oynayan o çocuklardan birisi olarak gideceğim gökyüzünün sonsuz beyazına. Bugün ve her gün tekrar tekrar öleceğim. Her bir çocuğun haykırışında tekrar dirileceğim, tekrar öleceğim. Bugün ve her gün bu vahşeti, bu dehşeti, kıyamete kadar yaşanacak bu acımasız kıyameti tekrar tekrar yaşayacağım anne. Ama sadece ben değil!
Gökyüzünün kutsal gözyaşlarına, kara toprağın anlıma kazıdığı kanlı kader taşlarına, göğsüme doğrultulan silah namlularına, sana, sana ve sana and olsun ki; bu iğrenç resmi, bu iğrenç insan sürüsünün şakaklarına kazıyacak ressamlar bulacağım. Bugün ve her gün ağlayan bir çocuğun hıçkırıklarında hayat bulacağım. Adımı kimse bilmeyecek, ama kimse unutmayacak. Sessiz kalan ses tellerine yumru gibi oturacağım. Teker teker bombalayacağım bütün o taştan kalpleri. Bugün benim öldüğüm gün! Bugün kıyameti ben yazdım. Bugün şarkı söyleme sırası bende. Bugün masalın sonunu bilen tek kişi benim. Bugün yine ellerimde seksek taşları, oyuncak bebek ayakkabıları, dilimde körebe şarkıları var. Gökyüzünde binlerce şahidim var.
Anne ben bugün öldüm. Ağlamanı, yakarmanı, bağırıp haykırmanı istiyorum. Beni bugün bir kişi öldürmedi. Sessizliğe gömülen tüm dünyadan intikam almanı istiyorum. Anne kanatlarımı kıran, ruhumu ezen, kanımla zevklenen hayvanlardan öcümü almanı istiyorum.
Bugün benim öldüğüm gündü. Şimdi elimden tut, sonsuzluğa gidelim. Son çocuğun göz yaşında hayat bulalım seninle. Son kez haykırışlara açılsın gözümüz. Sonrası meçhul. Sonrasında hiçlik var. Sonrası yoktur belki de...
(Ey okuyucu, göz pınarlarına hakim ol! Bizim ağlamaya hakkımız yok. Avaz avaz bağıracağız seninle ben. Bu çocuğun annesi yoktu, bu çocuğun annesi biziz, babası biziz. Bak çevrene, burada ne süper kahramanlar var ne Robin Hood’lar. Senle ben varız sadece. Tüm gücümüzle haykıracağız, biz, avaz avaz gökyüzüne...)
Zeynep OKUMUŞ