Okul Hayatından Hayat Okuluna
Milli Eğitim Bakanlığının tam gün eğitime geçiş kararı alması ile birlikte bir eğitim seferberliği başladı. 81 ildeki valiler, kaymakamlar ve İl Milli Eğitim Müdürlükleri kolları sıvadı ve yeni düzene bir an önce geçmek için istişareler gerçekleştiriyorlar. Özellikle Ankara Valisi Ercan Topaca’nın bu konuda büyük gayret gösterdiği kulislerde konuşuluyor. Kısa zamanda büyük işlere imza atacaklarına inancımız tam.
2019 yılına kadar tüm yurtta tekli eğitime geçileceğini biliyoruz. Buna yönelik gerekli altyapının da oluşturulmaya başlanması sevindirici bir gelişme. Siyaset mecrasında verilen sözleri tutan bir iktidar olarak tanıdığımız ve siyasette bu kültürün oluşmasına katkı sağlayan Ak Parti hükümetinin eksiklikleri tamamlayıp 2019 yılında tekli eğitim dönemine başlayacağı yönünde şüphe duymuyorum.
Okullarda tam güne geçilmesiyle eğitim kalitesinin artacağını düşünüyorum. Birçok kişi bunun aksini iddia etse de büyük bir katkı sağlayacaktır. İkili öğretimde okul hayatın kendisi olmaktan çıkıp, aradan çıkarılması gereken, mecburen gidilmesi gereken bir yer olarak algılanıyor. İlkokula giden çocuklar dahil sabah okula giderken öğlen eve geldiğinde ne yapacağını planlıyor. Okulu hayatın bir parçası olarak görmüyorlar. Onlar için okuldan sonraki veya önceki zamanlar asıl unsur olarak yer alıyor.
Tam gün eğitime geçilmesiyle aileler de mutlu olacak. Günümüzde birçok anne baba çalışıyor. Bunlar çocukları ile okul saatleri dışında endişe yaşıyorlar. Çocuklarının nerede ve nasıl zaman geçirdiği hakkında endişelenen aileler tekli öğretim ile rahat bir nefes alacak gibi görünüyor. Ancak veliler de bu durumda çok fazla rahat davranmamalı ve çocukları ile kaliteli zaman geçirmeye gayret göstermeliler. Aileler, geride kalan saatlerde ve hafta sonları çocuklarıyla geçireceği vakitleri kesinlikle arttırmalılar ve o vakitleri değerli hale getirmeliler. Unutulmamalıdır ki annelik, babalık, ebeveynlik hiçbir kurum tarafından boşluğu doldurulamayacak ciddi bir sorumluluk çünkü.
Tam gün eğitim, okul dışı vakitlerini yetenek eğitimine (müzik, resim, fotoğraf, hat vb.) veya değişik kültür-sanat aktivitelerine ayıran bazı çocuklar için olumsuzluk içerebilir mi? Şeklinde soru sorunlar oluyor. Bu konuda herhangi bir sorun oluşmayacağını düşünüyorum. Hatta okulun bu işlevleri üstlenerek yetenek eğitimine de ev sahipliği yapacağına inanıyorum. Tam gün eğitime geçilmesi ile okul çocukların için hayatın merkezine yerleşecek. Sadece gidip belli bir süre ders görüp çıkıp gidilen bir bina olmaktan öteye insanı her alanda yetiştiren bir kültür yuvası haline dönecektir. Zaten yeni nesil eğitim kuramcıları da bunu tavsiye etmektedirler. Okulun insan hayatının merkezinde yer alması gerektiğini ve bu kapsamda ömür boyu öğrencilikten bahsederler. Öğrencileri ile birlikte gelişen okul modeline geçilmesi gerekliliğini savunurlar. Tam gün eğitim düzeni ile toplumda arzu edilen bir okul anlayışına kavuşacağımız yönünde olumlu düşüncelere sahibim.
***
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Sinop Ayancık ilçesinde sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya geldiği toplantıda, bir öğretmenin sorusu üzerine, "Yazma eğitiminde önümüzdeki yıl (2017-2018) bitişik eğik el yazısıyla öğretim yerine dik temel harfler kullanılacak." demiş. Bunun gecikmiş bir karar olduğunu düşünerek zararın neresinden dönersek kardır, diyorum. İlkokula giden yeğenimden biliyorum, el yazısı ile yazı yazmayı zor öğreniyorlar. En büyük sorun da yazıyorlar fakat yazdıklarını okumakta zorlanıyorlar. Çoğu zaman yanlış okumalara neden oluyor. Kitapları çok başarılı bir şekilde okuyan ilkokul öğrencileri kendi el yazıları ile yazdıkları defterlerini okumakta güçlük çekiyorlar. Böyle bir durumda dik yazıya geçilmesi öğrencileri rahatlatacaktır diye düşünüyorum. Zaten ilkokulda asıl kazamın, öğrencilere başarı duygusunu aşılayabilmektir. Burada el yazısı ile yazı yazmakta zorlanan ve yazdığını okuyamayan öğrencilerin olması başarı duygusunu zedelemektedir. Milli eğitimin son dönemdeki uygulamaları işlerin yoluna girmeye başladığı yönünde ümit veriyor.
Çok doğru bir uygulama olarak
İlkokul 3. sınıftan itibaren ise daha az ayrıntısı olan daha az eğimli, karmaşık olmayan ve çok daha sade bir el yazısı karakteri üzerinde de kaligrafi ve tipografi uzmanları çalışmaların
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.