Ne olacak bu sokakların hali?
Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi Ankara’nın da birçok yerinde başıboş sokak hayvanlarının sokaklardaki yaşam mücadelesine hepiniz şahit olmuşsunuzdur. Bu yazıda sizlere hem bu hayvanların çektikleri yaşam mücadelesi hem de bu mücadele esnasında ‘O’ da kendi yaşam mücadelesini sürdürme çabasında olan insanlarla yani bizlerle olan münasebetlerinden bahsetmek isterim
Hali hazırda doğada yaşayan soydaşlarına nazaran çoğu sokak hayvanı insanlar tarafından sokaklarda yaşamaya terk edilmiş ya da atılmış hayvanlardır. Yine güzel ülkemin pek çok yerindeki güzel kalpli insanlar bu sokaklarda yaşamak zorunda olan hayvanlara ellerinden geldiği kadar destek olmaya çalışmaktadır. Kimi zaman hayvanlara sokak köşelerine bıraktıkları yemlerle, kimi zaman barınaklara kendi imkanlarıyla elde ettikleri yiyecekleri bırakarak, kimi zaman da barınaklardan hayvan sahiplenerek (bence bu en önemli olanı) ellerinden gelenin fazlasını yapmaktalar. Lakin bahsettiğim uygulamalar çok lokalize ve çok sınırlı miktarda geliştiğinden hayvanların sokaklarda çektiği sıkıntıları çözmede deyim yerindeyse devede kulak kadar kalmaktadır. Bu arada haklarını yemek istemediğim bazı belediyeler de sokak hayvanlarına özellikle kışın barınma ve yemek temini konusunda hayli güzel çalışmalar yapmaktadır.
Burada yine karşımıza daha önceleri defaatle dile getirdiğim bir kavram çıkıyor Medeniyet. Aslında medeniyet bir kavramdan olmaktan çok öte bir yaşam biçimi Medeni olmak. Bu zamana kadar medeni olma sözünü yanlış anlayan halkımız Batı’nın her yaptığını taklit yoluna gitmiş, taklidi beceremeyince de hayatını adeta çöplüğe çevirmiştir. İşte yine bunlardan bir tanesi olan hayvan sahibi olma konusunda da Türk vatandaşları medeni olmayı taklit etmek olarak sanıp sınırsız ve sorumsuzca hayvan sahiplenip sonra onların ihtiyaçlarını gidermede gösterdiği üstün başarısızlar sebebiyle birçok hayvan sokaklarda yaşam mücadelesi içinde kalmaktadır.
Bunlardan karşımıza en çok çıkanı kedi ve köpek sahipliğidir. Yine bu ikisi arasında yapılan mukayesede köpek sayısı çok daha fazladır. Örneğin köpek sahibi olan bireylerin onu sanki canlı değil de süs eşyası veya oyuncak olarak görmesi sonucu hayvan ya ilerleyen zamanda hastalanır ve neticesinde ölür, hasta hasta sokaklara atılır ya da yaptığı yanlış bir hareket neticesinde sahibi tarafından sokaklara terk atılır. İnsanların çoğu zaman hiçbir suçu olmasa da sırf sıkıldıkları için hayvanları sokaklara terk ettikleri de aşikar bir durum. İşte yine burada medeniyet kavranın hiçbir zerresi vücuduna temas etmemiş insanlar tarafından sokaklara itilmekte.
Sokağa itilen hayvanların büyük bir kısmı bazen iklim şartlarından, bazen diğer hayvanlar tarafından, bazen trafikte meydana gelen kazalarla, bazen de insan demeye erindiğimiz kişiler tarafından yaşamlarını yitirmekteler. Yukarıda bahsettiğim üzere güzel kalpli insanlarımız bu hayvanlara kol kanat germeye çalışmakta ve bunu kimi zaman sokaklarda, kimi zaman da belediyeler vasıtasıyla barınaklarda yapmaktalar ve biz bu davranışları sonuna kadar taktir etmekteyiz.
Konunun Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkenti Ankara’yı ilgilendiren kısmı ise medeni diye atfettiğimiz toplumların sokaklarında başıboş hayvanlar görmeniz mümkün değil bazı istisnai durumları es geçerek söylüyorum. Hele hele tabiatları gereği sık ürüyebilen ( bir köpek yılda iki kez yavrulayabilir ve yavru sayısı da 5 ila 12 arasındadır), genetik yapıları sayesinde dayanıklı ve sürü halinde dolaşan köpek sürüleri görmeniz hiç mümkün değil. Hem de medeni toplumların başkentlerinde bu manzaraya rastlamak imkansız. Ankara’nın birçok sakini şu sıralar sokaklarda dolaşan gece gündüz karşımıza çıkan sayıları 15 - 20 arasında değişen köpek sürüleri kimi zaman okula gitmeye çalışan çocuklara, kimi zaman işinden evine dönmeye çalışan kişilere bizce sebepsiz olsa dahi hayvanların muhtemelen yeterince yiyecek bulamamasından kaynaklı agresif tavırlarla saldırılarına maruz kalıyor. Yine bu hayvanlar yiyecek bulma ümidiyle çöp konteynerlerini devirip içindeki poşetleri yırtarak ortalığı pislik içinde bırakıyor.
Sonuç olarak buradan yetkililere bir çağrıda bulunmak istiyorum. Biz sokaklarda başıboş, aç, saldırgan, insanlar tarafından şiddete maruz kalan hayvan sürüleri görmek istemiyoruz. Bu hayvanların ilk etapta etrafı çevrili bir alanda, karınları doyan ve en önemlisi üreme kabiliyetlerinin olmadığı bir yerde muhafaza edilmeleri. Tüm hayvanlara yapılacak olan şiddetin önüne geçmek için hazırlanan yasa tasarısının bir an önce meclisten geçmesi. Son olarak, daha ilkokullardan başlayarak sosyal sorumluluk bilincinin aşılanarak hayvanlara kötü muamele edilmesinin önüne geçilmesini bekliyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.