Ahmet Sefa DİKTEPE

Ahmet Sefa DİKTEPE

Ne getirdin götürdün bildirdinse amenna!

Ne getirdin götürdün bildirdinse amenna!

Ülkemizde bugün hala bu ismi taşımasa bile FETÖ’nün İslam dininin içini boşaltmak ve Resulullahsız (sav) bir din ortaya çıkarmak için güttüğü ılımlı İslam projesi devam ediyor…

İbrahimi dinler mavrasıyla Kur’an’ın ehli kitap olarak nitelediği Hristiyanlık ve Musevilik ile İslam bir mütekabiliyet içinde aynı paranteze alınmaya çalışılıyor. 

Bugün İslam haricinde bütünüyle tahrif edilmiş bu inançlar Roma paganizmiyle harmanlanmış çok tanrılı dinler haline getirilmiştir. Öncesinde de varlığı bilinen, FETÖ ile ayyuka çıkmış ılımlı İslam projesi de işte İslam’ı bu eksende diğer inançlarla harmanlama projesidir.

Bu da ancak ve ancak Efendimiz’in (sav) sünneti seniyyesi İslam’ın dışında gibi gösterilerek, haşa efendimize “postacı” getirdi ve gitti gözüyle bakılarak ve İslam’ı peygambersiz bir hale getirerek mümkündür…

Efendimiz Allah’ın vahyiyle bir toplum inşa etmiştir. O Allah’ın vahiylerini insanlara bildirdiği gibi onları yaşayarak ve yaşatarak insanlığa örnek teşkil etmiş ve en karanlık çağı aydınlatan güneş gibi insanlığın üzerine doğmuştur…

Bugün moda haline gelen sünnet inkârcılığı, hadisleri tümüyle tekfir etme hevesi ve “Kur’an bize yeter başka bir şeye gerek yoktur” şeklinde geliştirilen söylem de ılımlı İslam projesiyle ortak hedefe hizmet etmektedir!

Bugün dünyayı yöneten küresel odaklar gayelerini daha rahat yerine getirebilmek adına dünyada bir tek tipleşme furyası oluşturma gayretindeler. Tek dünya parası, tek dünya devleti ve tek dünya dini gibi…

Böylece dünyadaki olaylara tepkisiz kalan hatta ve hatta alkış tutan tümüyle uyuşturulmuş tabiri caizse narkozlanmış ve tüm yönleriyle kıskaca alınmış bir insanlık hevesindeler.

Bu hevesin önündeki tek engel ise belirttiğimiz gibi İslam dini ve Allah ve Resulüne mutlak ittiba etmiş Müslümanlardır. İşte ılımlı İslam projesi dahil bugün de sünnet/hadis münkirliğiyle gerçekleştirilmeye çalışılan bu hevesten başkası değildir.

Dün FETÖ’yü kullanarak gerçekleştirmeye çalıştıkları bu projeyi bugün de aynı şekilde asrı saadetteki “dırar mescidi” örneğindeki gibi içimizden görünüp içimizi boşaltmaya çalışanlar vasıtasıyla yapıyorlar…
Yani Allah’ın kitabına inanıyorum ve bu bana yeter diyenler tarafından aslında Efendimizin sünneti yanında Allah’ın kitabı da reddediliyor…

Ayet-i Kerimelerde açıkça bildirildiği üzere; “Kim peygambere itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, biz seni onlara bekçi olarak göndermedik. (Nisa, 80)”

“…Peygamber size ne verdiyse onu alın. Size neyi yasakladıysa ondan sakının ve Allah´tan korkun. Çünkü Allah´ın azabı şiddetlidir. (Haşr, 7)” Efendimize (sav) itaat etmek, sünnetine uymak Rabbimizin bizlere emridir.
Yazımızı çok uzatmamak adına burada zikredemediğimiz daha onlarca ayet-i kerimede de sıklıkla üzerinde durulan

Efendimize (sav) itaat hususu görüldüğü gibi Cenab-ı Allah’a itaat etmek gibidir…

Bunun için hadisleri bütünüyle İslam’ın dışında tutmak ve sünneti inkâr etmek de Allah’a ve Kur’an’a muhalefet etmektir! 

Bilerek veya bilmeyerek toplum önünde kafa karışıklığına yol açmaktan başka hiçbir faydası olmayan, kamuoyu önündeki sünnet ve hadis tartışmalarının televizyonlardan ziyade artık ilmi bir zemine taşınması lazımdır.

Felsefi yorumlarla İslam dinine yaklaşan, İslam’ı çağa uydurma çabasındaki reformist ve oryantalist kafa bu konular üzerindeki muhtevasızlığını kabul etmek mecburiyetindedir.

Eğer asıl amaçları hakikatin ortaya çıkması ise bu ilmi sahadan çıkıp kendi sahalarında hakikat arama mücadelesi versinler… 

Ehli sünnet âlimlerinden birine ahir zamanla ilgili sordukları bir soru ve cevap şöyle; “Ahir zamanın, kıyamete yakın zamanın alâmetlerinden birisi nedir?”

“Alimlerin ortadan çekilip cahillerin söze sahip olmasıdır. Halkın onlara soru sormasıdır. Onların da kendi kafalarından yalan yanlış, eğri büğrü, abuk sabuk, sapık cevaplar vermesidir. Hem kendilerini dalalete düşürmeleri hem de kendilerine soru soranları dalalete düşürmeleridir. Kıyamet alâmetlerinden birisi de budur.”
Evet, bugünkü mesele tam da budur… Bugün kendi mecrasından kaydırılmış, hiçbir ilmi temeli ve dayanağı olmayan tartışmalar kamu vicdanını da kanatmaktadır…

Unutulmamalıdır ki Müslümanların çabası merhum Seyyid Ahmet Arvasi Hocanın da ifade ettiği gibi “İslam’ı kurtarmak değil İslam’la kurtulmak” üzere olmalıdır.

Sözlerimi Efendimizin (sav) bugünleri ifade eden bir hadisi şerifiyle noktalıyorum; “Şunu iyi biliniz ki bana Kur’an-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir. (Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltuğuna kurulan tok bir adamın “Size (Hz. Peygamberin sünneti/hadisleri değil) sadece şu Kur’an lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter!” diyeceği (günler) yakındır…” (Bu hadis-i şerif -farklı nüanslarla- kütübü sitte ve diğer bazı kaynaklarda geçmektedir (bk. Ebu Davud, Sünnet, 5(6), İmaret,33; Tirmizî, İlim, 10; İbn Mace, Mukaddime, 2; Darimî, Mukaddime,49; Ahmed b. Hanbel, 2/367, 4/131-132, 6/8).)

Selam ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR