Teknolojinin gelişmesiyle bilgiye ulaşmak hiç olmadığı kadar kolay bir hale geldi. Teknolojinin en büyük getirilerinden biri olan sosyal medya bilginin, gündemin ana kaynağı olmaya başladı. Gelişmeleri sosyal medya üzerinden takip ediyor, herhangi bir gelişmeyi sosyal medya üzerinden teyit ediyoruz. Hatta sosyal medya gazeteciliği adında bir meslek bile ortaya çıktı. Dahası sadece sosyal medya üzerinden yayın yapan mecralar oldukça güçlendi ve ana akım medyanın yani televizyon ve gazetenin bile önüne geçti. 

Bütün bu gelişmeler hayatımızın kolaylaşması açısından güzel gelişmeler olsa da art niyetli kimseler tarafından kullanılmaya müsait bir ortama da alan açılmış oldu. Şeref ve namus konusunda bariz eksikleri olan bazı kimselere bir ekmek kapısı da sosyal medya sayesinde açıldı: trollük. Kasıtlı olarak bir kişi veya bir grubu hedef alan tahrif edilmiş gerçekler, toplum içinde çok çabuk yayılıyor ve bu dezenformasyon saldırısna maruz kalan kişiler toplum içinde küçük düşürülüyor. Daha önceleri FETÖ terör örgütü tarafından kasetler ve ses kayıtlarıyla çokça kullanılan bu yöntem bugünlerde toplumun dinamikleriyle oynamak isteyen herkes tarafından sürekli kullanılır hale geldi. Troller sosyal medyada doğru bilgiye ulaşmanın önünde bir set oldu ve adeta kanserli bir hücreye dönüştü. 

Meclisten geçerek yasalaşan Dezenformasyonla Mücadele Yasası bu kanserli hücreyi kesip atmak için önemli bir adımdır. Avrupa Konseyi’nin Dezenformasyonla Mücadele Yasası’nı yerden yere vururken aynı konuda daha ağır yaptırımlara yer veren Almanya’daki NetzDG kanununu görmezden gelmesi trollerin tasmasını kimin tuttuğunu, sözde muhalif özde terörist olan bazı mecraları kimin fonladığını bir kez daha ortaya koyuyor. Art niyetli araştırmacıların çarpıtılmış anketlerinin hükmünü kaldıracak, yalan haberler zincirini kırıp atacak olan yasamız vatana millete hayırlı olsun. Bundan sonra ne çamur atılsın ne de izi kalsın…