Osman Doğan

Osman Doğan

MOZAİK

MOZAİK

Bugün beklenmedik cümleler kurabilirim, anlaşılması mümkün olmayan, genlere ters gelen, kuramların dışında hareket edebilirim. Yazıların sınırlamalarına takılmadan sözde ve özde savaş verenleri deşifre edebilirim. Kelimelerin koruyucu zırhını ilahi kelamullahın sıfatlarını akıldan izandan çıkarmadan dillendire bilirim. Sosyal politikacılık çevresel etkenlerin içerisinde devlet ve millet kavramının gelişiminde önemli bir etken, sosyal düzenin kıpırdanışlarında sosyalliğin göbeğinde olan sivil toplum örgütlenmelerinin olduğunu bilerek hareket etmek gerekir. Düşünce özgürlüğü, söylem ve fikir özgürlüğü bir başkasının özgürlük anlayışını kısıtlamıyorsa teşebbüsünde bir sıkıntı olmaz diyenlerdenim, lakin kuram ve davranışlar karşımızdakilere büyük bir zarar haline dönüşüyorsa korkulu düşlerin yaşanması an meselesi de diyebiliriz.
Devlet kavramı aslında sosyal bir alanda tezahür eden, lakin gizli odalarda mahremi de içinde barındıran bir bütündür. Gizli odalardaki gizemlerin içeriğinde sosyal duruşa zarar veriliyorsa devlet kavramında da yıkım söz konusudur. İstişare kültürünün olmazsa olmaz olduğu, nitelik ve denklem açısından bir birini tamamlayan düşünce bireyleriyle oluşan bir ortamda tek çıkar yolun devlet menfaatleri olduğunu savunanlar helal, içinde olumsuz argümanlar bulunduranlarsa halel getirmekteler. Aslında tam bu noktada devlete halel getirenlerin devlet düşmanları olduğu tezi de güçlenmiş oluyor.
Şeytanın sağ taraftan yaklaştığını göremeyenler, tuzaktan sonra uyanmış olabilirler, fakat sirayet edilen noktalar tek tek ele geçiriliyorsa ve ele geçirilen noktalar devlet dışı unsurlar tarafından yönlendiriliyorsa, milli irade kavramına ihanet edilmiş olur. Uzun cümleler sonrasında devlet kademelerine yeniden seçilecek olanlara konu geliyor. Öz ve söz birse bunun sağ tarafta olması da sol tarafta olması da sıkıntısızdır. Fakat öz art niyet taşıyorsa, kamufle eden beden farklı bir zılgıtla yönlendiriliyorsa korku rüzgarları, ihanet rüzgarları esmeye başlamıştır. Bu konulara örneklemelerle güç katabiliriz, Savcı Sayan’ı bilmeyeniniz yoktur, görüntü sol zihniyetin içinde yetişmiş bir birey olduğunu göstermekte, fakat şahsın söylem ve davranışlarında çizgisinin vatan ve millet kavramında hassas çizgiler olduğu, inanç unsurunun değil, devlet sevdasının kelimelerini türettiğini görüyoruz. İşte tam bu noktada özü de sözü de bir cümlesi akla geliyor. Nereden kiminle olursa olsun inandığı değerleri devlet çıkarları doğrultusundaysa şeytanın sirayet edemediği, sayısı az insanlardan olduğunu kanıtlamış oluruz. Savcı Sayan için CHP’ye ihanet ediyor diyenler, öncelikle söz konusu kişinin söylemlerine bakmalılar. Mantıksız, ülke sevdasından mahrum bırakılmış bir cümlesi olmayan bu kişilerin sayıları artmalı, en azından kendilerini gerçek CEHAPE’li sananlar bu siyasetçiden ders almalı. Söz konusu mesele vatansa gerisi teferruattır diyenlere fazlasıyla ihtiyacımız var. Sağ ve sol kavramlarında yapılan algısal betimlemeler sağın din kavramlarıyla vatan sevdasında olduğu, solunsa dinsiz kavramlarla vatan sevdasında olduğu denklemi hala netlik kazanmış değil. Sağ örf ve geleneklerle beslenirken, sol modernlik ve Avrupalılaşma kısaslarıyla yol almakta. En acısı da sol için din, devleti geriye götüren bağnaz bir düşünceden başka bir şey değil… Unutulanlarsa geçmişin süper gücü olan Osmanlı’nın bütün dinlere hürmet ettiği, fakat inanç değerlerinin İslam olduğu… Görünense şuan ki süper gücün Amerika olduğu ve inanç değerlerinin Hristiyanlık olduğu, devlet dinsiz bir kavramdır diyenler için ayrıca bir tartışma konusu açılmış olabilir.
Son olarak yeni oluşumlara gebe yeni bir Türkiye’ yeniden büyük bir Türkiye diyenler için inanç değerleri de göz önünde bulundurularak, fakat ülke sevdaları, ülkeye karşı olan inanç sistemleri daha fazla gelişmiş olanların güçlü bir mozaikte bir araya gelmesi gerekir. Öncelik devlet çıkarları diyerek esnek bir kavuşma şekli geliştirilmeli. CHP kendi içine İslami kavramlarını harfiyen yaşayan milletvekilleri almalı, din görevlileri almalı, kuran kursu hocaları, ilahiyatçılar almalı, görüntüde emekli olan bir kişinin olması bakın bizim içimizde dediklerinizden var demek için değil, gerçekten sosyal dengeyi oluşturmak için herkese kucak açmalı. Yoksa bu partinin faaliyet alanı bu ülke değil… Ak parti içinde başarılı olabilecek inancı olmayan kişilerin olması da şok etkisi yaratmamalı, Söz konusu tek gerçek güçlü bir mozaikte herkesi kucaklayan partilere bu ülke artık ihtiyaç duymakta. MHP Türkçülük kavramı üzerinden yaptığı politikalarına Kürtleri de dâhil edebilmeli, BDP Kürtçülük kavramları içinde Türkleri alabilmeli, bu örneklemelerden sonra birileri gibi olmak değil, devlet hadimi olmak daha da değer kazanır. Bu güne kadar her kesimden destek almış Ak Parti’nin başarı politikasının en büyük sebebi herkese kucak açmasıdır. Yeterli midir? Değil… Yeniden büyük Türkiye diyorsak büyüyen Türkiye için mozaiğin renklerini çoğaltmakta fayda görüyorum. Olmazsa olmaz olan devlet çıkarlarıyla buna fazlasıyla ihtiyacımız var.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR