“Milliyetçi öğretmenler”den Hükümet’e çağrı
Başlıkta kullandığım “milliyetçi öğretmenler” ifadesi dikkatinizden kaçmamıştır.
Haklı olarak “Ne demek milliyetçi öğretmenler? Milliyetçi olmayan öğretmenler de mi var” sorularını akıllara getirebilir.
Aslında cevabı çok basit:
Öğretmenlerimiz değişik sendikalara üyedirler. Bu sendikaların yakın durduğu siyasi partiler vardır.
Sendikacılık mı budur, yoksa ülkemizde mi böyledir, orasını sizlerin yorumuna bırakıp, konumuza dönecek olursak:
Öğretmenlerimizin de içinde bulunduğu eğitim çalışanlarının üye olduğu belli başlı 3 büyük sendikadan biri olan Eğitim Bir Sen, AK Parti’ye yakınlığı ile bilinir.
İkincisi Türk Eğitim Sen’in, MHP’ye yakınlığı herkesin malumudur.
Büyüklük olarak üçüncü sıradaki Eğitim Sen’in ise, CHP ve sol partilere yakınlığı apaçık ortadadır.
Bugün şekillenmiş bir şey değil bu… Yıllardır böyle…
Eğitim Bir Sen, kurulduğu ilk günden itibaren dindar kimliği ile öndedir. Türk Eğitim Sen’in ise milliyetçi kimliği ağır basar.
Türk Eğitim Sen’in öğretmenlerle ilgili taleplerine dikkat çekmek istediğim yazımda, bu nedenle “Milliyetçi öğretmenlerden Hükümet’e çağrı” başlığını tercih ettim.
Gelelim konumuza:
Şubat 2022’de Öğretmenlik Meslek Kanunu yürürlüğe girmişti.
Türk Eğitim Sen’liler “kanunun içeriğinin beklentileri karşılamaktan çok uzak kaldığını” söylüyor.
Sendika Başkanı Talip Geylan, dün yaptığı açıklamada, “Adı Öğretmenlik Meslek Kanunu olan bir düzenlemenin, öğretmenlerimizin muhatap olduğu mevzuat ve süreçleri kahır ekseriyetle ihtiva etmesi umulurdu. Ancak 7354 Sayılı kanun bu beklentiye cevap vermemiş ve adeta kadük bir halde yürürlüğe girmiştir” dedi.
Geylan “Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda; öğretmenlerin muhatap olduğu mevzuat ve süreçlerin tek bir çatı altında toplanmadığı, kariyer basamaklarında hizmet yılı esasının dikkate alınmadığı, liyakat ve ehliyeti önceleyen bir yönetici atama sisteminin inşa edilmediği, öğretmenlerin farklı istihdam modelleriyle mağdur edilmesine göz yumulduğu, başarıyı önceleyen ödül sisteminin kurulmadığı, özlük ve mali haklar bakımından var olan adaletsizliklerin giderilmediği ve bunlar gibi daha birçok talebin karşılık bulmadığı” eleştirilerini yöneltti.
Öğretmenlerin kariyer planlamasının sınavla olmayacağını ifade eden Geylan, “Çünkü sınav sadece bilgiyi ölçer; oysa ki, öğretmenlik sadece bilme mesleği değil, bildiğini aktarma mesleğidir. Dolayısıyla burada esas alınması gereken tek ölçüt, deneyim, tecrübe olmalıdır. Sendikamız yıllardır bunun mücadelesini yürütmekte ve 10 yılını dolduran öğretmenlerin uzman, 20 yılını dolduran öğretmenlerin de başka herhangi bir şarta bağlı kalmaksızın başöğretmen olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmektedir” dedi.
Türk Eğitim Sen Başkanı, bugün açılacak olan TBMM’ye çağrıda bulunarak, taleplerini şöyle sıraladı:
“-Kariyer basamaklarında sınav şartı kaldırılmalı, 10 yılını dolduran her öğretmen uzman öğretmen, 20 yılını dolduran her öğretmen başöğretmen olmalıdır.
-Sözleşmeli atama sonlandırılmalı, Tüm öğretmenler sadece kadrolu olarak istihdam edilmelidir.
-Liyakat ve ehliyeti esas alan bir yönetici atama sistemi ihdas edilmelidir.
-Adaylık Değerlendirme Komisyonlarının teşkilinde siyasal ve sendikal saiklerden uzak bir yapı kurgulanmalıdır.”
***
Evet değerli okurlar,
“Milliyetçi öğretmenler”in talepleri böyle.
Kime sesleniyorlar; TBMM’ye, yani iktidara, yani Cumhur İttifakı’na.
Malum AK Parti ile MHP ittifak içinde.
MHP ülke yönetiminde perde gerisinden de olsa söz sahibi.
Meclis’te AK Parti’nin tüm tekliflerine destek veriyor.
Ancak görülüyor ki, sözkonusu kanun çıkarılırken ya MHP “milliyetçi öğretmenleri” işitmemiş, ya da AK Parti bu görüşleri önemsememiş.
Bu saatten sonra ne değişir, bekleyip göreceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.