Milliyetçi Eğitim Mücadelemiz
Eğitim ve eğitim kurumları bir milletin geleceğini doğrudan etkileyen önemli müesseselerdir. Geçmişten aldığı ruhu geleceğe taşıyacak olan nesillerin yetişmesi iyi bir eğitimle, iyi bir eğitim de ancak milli bir sistemle mümkündür. Seyyid Ahmet Arvasi’nin tabiriyle “Bir millet eğitimle tarih boyunca edindiği tecrübeleri, beşeri tecrübelerle yoğurarak, kendi şahsiyetinin rengini ve damgasını daima hissettirerek yeni bir terkibe ulaşmayı ve bunu genç nesillere aktarmayı düşünmelidir.”
Türkiye’de kendi milletine Batı penceresinden bakmayan çağdaş tekniklerle iyi eğitilmiş bir kuşağın önünü kesmek isteyenlerin ilk hedefi üniversiteler olmuştur. 70’li yıllarda üniversitelerde çöreklenmeye çalışan kızıl işgal defalarca vatansever öğrencilerin eğitim hakkını elinden almaya ve üniversiteleri kaos ortamına sürüklemeye çalıştı. Yıllar değişse de kızılından yeşiline çeşitli renklerdeki komünist fikirler ve onların uşakları Türk düşmanlarının güdümündeki kirli ellerini eğitim kurumlarının üzerinden çekmediler.
Her zaman olduğu gibi bugün de üniversiteler üzerinde kirli eller dolaşıyor ve her zaman olduğu gibi karşılarında “Arkasız yiğitler arkanız Allah’tır” inancıyla mücadele gayretinde olan vatansever öğrenciler bu elleri kırmak için yalın kılıç mücadele ediyor.
1978 yılında İstanbul Üniversitesi’nin kapısına akıllarınca peygamber efendimizi küçük düşürmek isteyenler “Muhammed’in p..leri giremez.” yazmıştı. Dün bu ahlaksız pankartı canı pahasına indirenlerle aynı ruha ve aynı kararlılığa sahip öğrenciler dünün taktikleriyle hedef gösteriliyor, çeşitli iftiralara maruz kalıyorlar.
Geçtiğimiz hafta Marmara Üniversitesi’ndeki olayı “Nazım Hikmet Kültür Merkezi’ne saldırı” İstanbul Üniversitesi’ndeki olayı ise “ülkücüler masum öğrencilere saldırıyor” algısına indirgeyen foncu medya seçim öncesi kaos yaratma amacıyla ahlaksızca iftira atıyor, zehir saçıyor. Geçtiğimiz Nisan ayında TSK’nın operasyonlara devam etmesi halinde metropolleri karıştırmakla tehdit eden terörist elebaşı Duran Kalkan bu cesareti kimden aldıysa foncu medya da cesaretini aynı kirli odaklara borçlu.
Dün Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nu şehit edenlerle başka Fırat’lar şehit olmadan mücadele etmek sadece milliyetçi öğrencilerin değil devletin ilgili kurumlarının da sorumluluğundadır. Üniversiteler terör yuvası değil bilim yuvası olmalı ve PKK’dan DHKP-C’ye kadar hiçbir örgütün üniversitelerde gövde gösterisi yapmasına izin verilmemeli.
“Çile, bela yağıyorken etrafa
Hak, adalet dedik çıktık ön safa
‘Kötü’ tanıtsa da üç-beş et kafa
Tarih kötü diye bildirmez bizi.”