Milli Eğitimin Ekonomik Fonksiyonları
Daha önceki yazılarımda Milli Eğitimin Fonksiyonlarını dörde ayırdık ve bugün Milli Eğitimin Ekonomik Fonksiyonlarını ele alacağız.
Eğitim içtimaî yani toplumsal bir müessesedir. Nitekim belirli fonksiyonlara sahiptir. Her toplumsal fonksiyonlar, olaylar ve olgular gibi sosyal, kültürel, politik ve ekonomik konularla etkileşimi vardır. Sosyal ve politik konuda ki etkileşimlerden bahsettik. Esasen daha önceki yazılarımda Milli Kültür hakkındaki düşüncelerimi ifade ettim. Milli Eğitimin kültürel Fonksiyonlarına ayrıca değinmek isterim. Konuyu dağıtmadan başlayalım.
Velhasıl içtimaî müessese olan eğitiminde ekonomik fonksiyonları vardır. Biliyoruz ki, ekonomik faaliyetler, fonksiyonlar, kalkınma vb. üretim, tüketim, değişim ve iş bölümü olarak tasnif edilmektedir. Tüm bu faaliyetler uygulayan, organize eden ve yapan güç insani güçtür. Vatandaşlarını, devlet, millet ve kültürüne bağılı; milli, ilmi ve çağdaş bir eğitimden geçiren ülkelerde, bu faaliyetler verimli, başarılı ve güçlü olmaktadır. Tam tersi uygulandığı takdirde, ülke geri kalmışlık, ekonomik bunalım ve krizlerden kendini kurtaramaz. Milli ve bütün fonksiyonları ile başarıya ulaşmış bir eğitim sistemi, vatanına ve devletin tüm kademelerine her konuda üretici ve geliştirici kadrolar kazandırmanın yanında; Allah’tan aldığı emre uyarak her türlü israftan kaçan şuurlu tüketiciler, ülke içerisinde veya dışarısında sosyal refahı ve adaleti yaygınlaştırıcı iş sahaları açan ve işçinin emeğini gözeten girişimciler, uluslararası ekonomik savaşlarda ve girişimlerde ülkesini savunabilecek üst düzey ekonomistler de yetiştirebilmelidir.
Milli eğitim, vatandaşlarını, bilimsel ve çağdaş ölçme değerlendirme tekniklerini kullanarak tanımalı, onları zekâlarına, istidatlarına (yetenek) , manevî ve fiziksel güçlerine göre tasnif edebilmelidir. Devletin başarılı ve gerçekçi bir eğitim sistemini uygulamış olmasıyla sosyal ve ekonomik iş bölümünde, vatandaşları en uygun yere oturtabilmelidir.
Devlet eğitim sistemini milli ekonominin ihtiyaçlarına göre teşkilatlanmalı ve Devlet Planlama Teşkilatı ile birlikte faaliyet gösterip ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel hedeflere göre kadrolar hazırlanmalıdır. Her alan ve her konuda sadece personel yetişmekle olmaz, ihanetten uzak kaliteli ve uzman personeller yetiştirilmelidir. Tabii kaliteli ve uzman kadrolar için eğitim kurumlarının eğitim kadrosu, eğitim programı, atölye, laboratuar ve teknolojik kütüphaneleri bu ihtiyaçlara cevap verecek güçte olmalıdır.
Devlet büyükleri şunu bilmelidir ki eğitim asla ucuz bir faaliyet değildir. Bugüne kadar ucuz müdür ve bir de mühürden ibaret olan imkânları kısıtlı okulculuk oyunları bir kenara bırakılmalıdır. Amerikalı bilim adamı Theodore W. Schultz’a göre “ Eğitim müessesesi, bütünü ile bir sanayiden ibarettir. Her ne kadar okulların (bazı istisnalar dışında) kâr için organize edilen ve yönetilen teşekküller olmamaları ve öğrencilerin eğitim masraflarının tamamını taşımamaları gibi bazı hususların dikkate alınması gerekmekte ise de, eğitim harcamalarının, öğrencinin istikbaldeki verimliliği ve kazancını arttırması nisbetinde birer yatırım sayılması gerekmektedir. Bu bakıma okullar, eğitim hizmeti istihsalinde, ihtisaslaşmış müesseseler durumundadır.”
Ve yine Theodore W. Schultz’a göre “ Öğretim müesseseleri prodüktivitenin (üretkenlik) ve buna bağlı olarak milli istihsalin (üretim) arttırılmasında başıca şu fonksiyonları ifade eder:
1. Bilimsel araştırma tekniklerini geliştirmek ve öğretmek sureti ile verimliliğin artmasında rol oynayacak yeniliklerin meydana getirilmesini temin eder.
2. Potansiyel kaabiliyetlerin keşfi ve işlenmesi fonksiyonunu ifade eder.
3. İnsanların iktisadî büyüme ile atbaşı giden iş fırsatlarındaki değişmelere intibak kaabiliyetlerini arttırır.
4. Okullar, öğretim üyesi yetiştirerek, istihsal için gerekli bilgilerin nesilden nesile intikalini temin eder.
5. Hızla büyüyen ekonomilerde, halkın yüksek hüner ve bilgiler kazanmasını temin etmek sureti ile süratli büyümenin gerçekleşmesini sağlamak da okulların bir fonksiyonudur. ( Bkz. Prof. Dr. A. Kurtkan, Eğitim Yolu ile Kalkınma Esasları, 1972. Sh: 54-55).
Şu hususa değinmek isterim. Bir milletin en zengin ve en hayatî potansiyeli bitkilerden, hayvanlardan ve madenlerden önce insanlarıdır. Petrol denizleri tükenir, demir dağları erir, ırmaklar kurur fakat fonksiyonel bir eğitimin gücü, kendini yenileyip durur. Bir ülkenin en sağlam, hatta en kısa kalkınma yolu eğitimden geçer.
Bu bilgiler ışığında şunu söylemeli: Türk-İslam şuurunda büyüyen, eğitim alan her milliyetçi vatansever genç, Şanlı Peygamber’imizin: “ Faydasız illimden Allah’a sığınırım” ölçüsü içinde mesafe kat ederek ekonomik kalkınmanın itici gücü olacaklardır.
Selametle…
Mehmet YILDIRIM
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.