Milli birlik ve milletle bütünleşmek
Her siyasi veya ideolojik hareket milletle bütünleşmelidir. Aksi takdirde, bu hareketler başarılı olamaz. Amacı kan olan radikal gruplar bile, milletten çekinirler ve milletin içinde var olmak için en az başlangıçta olsa da, niyet ve programlarını halkın temayüllerine göre maskelerler. Aynı bir balıkçı gibi oltalarının ucuna halkın sevdiği şeyleri yem olarak takarlar. Çok zor bir durumda kalmadıkça da, renk ve niyetlerini kolay kolay açığa çıkarmazlar. Bu basit oyunu tüm dikta rejimler oynadılar ve oynayamaya devam ediyorlar. Bu konuda, özellikle komünistlerin, büyük bir tecrübe ve ustalık içinde hareket ettiklerini gördük ve görmeye devam ediyoruz. Ayrıca toplumların da bu oyunlara, tertiplere ve planlara göz göre göre kurban gittiğine şahit oluyoruz. Bu durumu hayretle ve esefle müşahede edip durmaktayız. Acı ve ıstırap dolu gözlerle görüyoruz ki, insanlar birbirlerinin maceralarından ve tarihlerinden sanıldığı kadar büyük dersler alamıyorlar.
Türk milliyetçiliği, milli bir harekettir, kaynağını Türk’ün tarihinden, kültüründe, vicdanından ve ihtiyaçlarından alır, bu özelliği ile milletle bütünleşmiş bir dünya görüşüdür. Bu nedenden dolayı, Türk-İslam neferleri, sahte demokratik güçlerin, milletimizi aldatma tertip ve oyunlarına karşı hassas olmak ve bunları geç kalmadan bozmak zorundadır.
Bu sebeplerden dolayı, Türk-İslam neferleri, çağdaş bütün teknik ve vasıtalardan faydalanarak Türk milliyetçiliğinin gayelerini, prensiplerini, programını ve stratejisini Büyük Türk Milletine anlatmalı, esasen millette mevcut bulunan bu değerleri, şuurla özlenen bir hayat şekli olarak kitle ruhunda diriltip güçlendirmelidir. Bunları icra ederken unutulmaması gereken en önemli nokta millette iman birliğini sağlamaktır. Bu birliğin gevşetilmesine ve tahribine asla müsaade edilmemelidir. Bu konudaki sinsi ve maskeli düşman taktikleri sezilmeli ve bir an önce bertaraf edilmelidir.
Türk-İslam neferleri, asla politik bir gaye gütmeden, milletimizle kaynaşmalı, ülkemizin sosyal, ekonomik, kültürel meseleleri üzerinde tartışmaya girmeden konuşmalı, iç ve dış kaynaklı sıkıntılarımız etrafında, halkımıza doğru, kesin ve sağlam bilgi vermelidir. 13. Asırda, dağılan ve parçalanan Müslüman Anadolu Türk’ünün kalbini ve kafasını birleştirmek için uğraşan Yunus Emreler gibi Türk-İslam neferleri de toplayıcı ve birleştirici karakterini samimiyetle ortaya koymalıdır. Milli ruh ve şuur uyandırılmalı ve devamlı tutulmalıdır. Bunun için, halkımızın severek okuduğu veya dinlediği anonim hikâye ve destanlarımız yeniden gözden geçirilmeli, milliyetçi kalemler, onlardaki ruhu ve imanı bozmadan yeniden ve en güzel bir ifade ile tekrar milletimize sunulmalıdır. Tiyatro ve filmlerimiz, roman ve hikâyelerimiz, şiir ve ilahilerimiz, hep Türk-İslam kültür ve medeniyetinin bu ürünlerinden kaynaklanmalıdır.
Diğer taraftan, millet gayeli ve verimli ekonomik, sosyal, kültürel faaliyetlerle dayanışmaya götürülmelidir. Milliyetçilik onlardan sadece fedakârlık istemez, onlara ekonomik, sosyal ve kültürel faydalar sağlar. Toplum, milliyetçi ruh ve şuurun işbirliğini, dayanışmayı ve her sahada verimi arttırdığı, bireyleri ve aileleri yalnızlıktan kurtardığını yaşayarak öğretmelidir. Türk milliyetçiği, sosyal dayanışmanın, sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin imrenilecek örneklerini vermelidir. Bu sayede, kamuoyu (efkâr-ı umumiye), tarihi ve milli çizgisinde vazife yapar hale getirilmelidir, yabancı ellere kaptırılmamalıdır.
Selametle…
Eski AB Bakanı Egemen Bağış ve Pursaklar Belediye Başkanı Selçuk Çetin demokrasi nöbetinin ikinci gününde Pursaklar Muhsin Yazıcıoğlu Meydanı’nda toplanan yüzlerce kişi ile bir araya geldi. Demokrasi nöbeti tutan Pursaklar halkına hitap eden Egemen Bağış, “Pursaklar Sayın Cumhurbaşkanımızın yanında durdu, o hain ve şerefsizlere izin vermedi. Sizlerin önünde saygıyla eğiliyorum. Allah sizden razı olsun” dedi. Ömrünün geri kalan kısmını FETÖ ile mücadeleye adadığını ifade eden Bağış konuşmasında önemli mesajlar verdi: “Bunlar daha önce de fitne fesat peşinde oldular. Milleti kandırdılar. Bizim silahımızla bizi şehit ettiler. Bizi bombalayan uçaklar Ermeni uçağı değildi. Bizim vergilerimizle alınan uçaklardı. Ömrümün bundan sonraki kısmını bu FETÖ hainleriyle mücadele etmeye adadım. Sizlere Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım'ın selamını getirmekten onur duyuyorum. 15 Temmuz oldu ama hiçbir Avrupalı yanımızda olmadı, telefon edip demokrasiden yana açıklama yapın dediklerimiz çeşitli bahaneler uydurdu. 16 Temmuz olunca herkes demokrasi savunucusu oldu. Bunlar ikiyüzlü hatta çok yüzlüdür. Ama bizim aziz milletimiz herkese gereken dersi verdi. Tebessüm şehrinin güzel insanları ve başarılı Belediye Başkanımız Selçuk Bey’e teşekkür ediyorum.”
Hemşerilerine hitap eden Pursaklar Belediye Başkanı Selçuk Çetin ise yaptığı konuşmada: “Yurdumuzun işgal edilmesi için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Bizler bayrağın inmemesi için, ezanın dinmemesi için, Rabbimin emrinin dışını acıkmamak için bu yola baş koyduk. Başkomutanımız Recep Tayyip Erdoğan gibi bir liderimizi varken ve bu aziz millet dik bir ve beraber oldukça hiçbir hain bize zarar veremeyecektir” dedi.
Demokrasi nöbeti Mustafa Cihat, Ömer Döngeloğlu ve Dursun Ali Erzincanlı ile gece geç saatlere kadar devam etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.