Türk milleti son yıllarda eşi benzeri görülmemiş bir yozlaşma içinde. Tarih boyunca hep var olmuş kuşak çatışması son zamanlarda bizim toplumumuz için adeta bir iç savaşa dönüştü. Elbet bunu kaşıyan, bu savaşın sonucundan güç elde etmek isteyen iç ve dış etkenlerin varlığı red edilemez. Ancak bu etkenler ancak mevcut sorunu büyütmek için varlar. Bizim asıl eğilmemiz gereken konu bu çatışmayı büyütmeye çalışanlar değil bu çatışmayı savaşa döndüren dinamikler olmalıdır.

Türk gençliği Batıcı emperyalist bir kuşatma altında. Batıdan ithal fikir ve yaşam tarzının bizi biz yapan değerlere karşı bu milletin evlatlarını vasıta kılarak amansız bir savaş başlattı. İngilizce soslu Türkçe konuşan, birbirinin kopyası gibi aynı şeyleri düşünen ve söyleyen bir gençlik şekillendirildi. "Z kuşağı" diyerek Türk gençliğinin tamamını bu şekilde göstermek isteyenlerin bu gençliği yetiştirmek için uğraşanlarla aynı kişiler olduğu apaçık ortada. Asırlardır emperyalizm çeşitli beşinci kol faaliyetleriyle Türk milletinin çimentosu olan milli birliğimize darbe vurmak için uğraştı. Yeri geldi bu millete düşman bir sahte aydın sınıfı oluşturuldu yeri geldi Türk gençliğini hippilik ve komünizm kanseriyle içten çökertmeye çalıştılar. Dün bunları deneyenler bugün de gençlik üzerinde bir torna tezgahı kurarak Türk gençliğini şekillere kalıplara sokma çabası içinde. 

Türk milleti geçmişteki bütün tehditleri kendi içinden çıkmış milliyetçi ideologlar ve milletine, ülküsüne sarsılmaz bir imanla bağlanmış yiğit evlatlarıyla bertaraf etti. Bugün de bu emperyalist kuşatmayı yaracak olan milliyetçi Türk gençliğinden başkası değildir. Her şeyden çok gençliğimize önem vermeli ve "Bir elime ayı, diğerine güneşi verseniz davamdan vazgeçmem." hadisindeki kararlılığı idrak etmiş milli hassasiyete sahip gençlerimizi üniversitelerde yuvalanmaya çalışan terörist yapılanmalara, pkk’nın şehirdeki kolu olan örgüt ve örgütçülere yem etmeye çalışanlara karşı dimdik durmalıyız. 

“Yer bulmasın gönlünde ne ihtiras, ne haset.

Sen bütün varlığınla yurdumuzun malısın.

Sen bir insan değilsin; ne kemiksin ne de et;

Tunçtan bir heykel gibi ebedi kalmalısın.”